Kültür varlığı niteliğindeki menkullerin 2863 s. Kanun ve ilgili mevzuata uygun olarak haczinin mümkün olduğu- Müze Müdürlüğü yazısında; "dava konusu eserlerin monte edildiği evin satın alınması nedeniyle 7 adet eserin üçüncü kişiye ait taşınmazın mülkiyeti içinde kaldığı, ancak 7 adet kültür varlığının borçlunun koleksiyonu dışında hiçbir koleksiyona kaydedilmediği, dava konusu kültür varlıklarının 'devlet malı' niteliğinde olması nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığının mülkiyetinde olduğu ve anılan kültür varlıklarının Müze Müdürlüğüne getirildiği ve koruma altına alındığının" bildirildiği, bilirkişi raporunda, "söküm esnasında yapıya herhangi bir zarar verilmediği, yapıdan alındığı için taşınmazın bütünlüğü ve taşıyıcı sistemine zarar vermeyeceğinin" belirtildiği, Müzeye taşınan kültür varlıklarının yapıdan ayrılırken zarar gördüğüne dair dosya da bilgi belge de yer almadığı anlaşıldığından, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının (devlet malının haczedilmezliği ilkesi gereği) "dava şartı yokluğundan usulden reddi" yerinde "esastan reddi" gerektiği-
Borçlunun ölümü ile alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçılar haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren yedi günlük sürede kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakları olduğu- Borçlunun vefatı nedeniyle muris yönünden haczedilmezlik şikayetinin konusu kalmadığından, mahkemece istemin reddi gerektiği-
Meskeniyet iddiasına ilişkin yargılamanın devamı sırasında icra müdürlüğünün dosyanın infazen kapatılması ile hacizlerin fekkine karar verdiği ve anılan karar doğrultusunda taşınmaz üzerine konulan haczin terkin edildiği anlaşıldığından, mahkemece, şikayet tarihinden sonra davaya konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak "şikayet konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekeceği-
Bir kamu kurumu(üniversite) aleyhine başlatılan icra takibi sonucunda, icra takibinin kesinleşmiş olmasında rağmen borcun ödenmemiş olması halinde, alacaklı "eşitlik ilkesinin" , "adil yargılanma ve mülkiyet hakkının" ihlal edilmiş olduğunu ileri sürebilir mi?
Her haczin yeni bir şikayet hakkı doğuracağı; borçlunun haczedilmezlik şikayetinin süresinde olup olmadığının araştırılması gerektiği-
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı değerlendirildiğinde; borçlu belediyeye "haczi kabil mallarını bildirmesi" için süre verilmesi gerekmediği-
Bozma kararına karşı hangi gerekçeyle direnildiğine, kararının hangi nedenle doğru bulunmadığına ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmezken, ispat külfeti kendisine ait olan borçlu tarafa, mahcuzların hazır edilmeleri hakkında gerekli meşruhatı havi herhangi bir ihtar tebliğ edilmeksizin diğer 5 araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadığına ilişkin bozma sebebi yönünden direnme gerekçesi oluşturulduğu uyuşmazlıkta; borçlu vekili tarafından 9 adet araç yönünden haczedilmezlik şikâyetine başvurulduğu, ancak her bir aracın ayrı ayrı haczedilmezlik şikâyetine de konu edilebileceği de gözetildiğinde, bu hâliyle anılan direnme kararının Anayasa'nın ve Kanun’un aradığı anlamda gerekçe içerdiğinden söz edilemeyeceği-
Bölge Adliye Mahkemesi'nce taşınmazın ipotek resmi senedi getirtilmeden eksik inceleme ile sonuca gidildiği gibi, kabule göre de anılan yazı cevabında ipoteğin, zorunlu ipotek niteliğinde olmayan taksitli ihtiyaç kredisinin teminatı olarak tesis edildiğinin bildirildiği anlaşıldığından, mahkemece, şikayete konu taşınmazın ipotek resmi senedi celbedilerek, taşınmazda bulunan ipoteğin niteliğinin değerlendirilmesi, zorunlu olarak kurulan ipoteklerden olmadığının anlaşılması halinde haciz tarihi itibariyle ipoteğe konu borcun ödenip ödenmediği tespit edilerek ve ödenmiş ise meskeniyet şikayetinde bulunulabileceği, ödenmemiş ise meskeniyet iddiasına engel olacağı değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın tapu kaydında bulunan ipoteğin mahiyeti- İcra mahkemesince bozma kararında yapılması gerektiği belirtilen araştırma ve incelemeler yapıldıktan sonra toplanan yeni deliller göz önüne alınarak Özel Daire bozma kararında işaret olunan gerekçeyi karşılamak için önceki kararda yer almayan ve Özel Dairenin denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile “direnme” olarak adlandırılan kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma kararı sonrası yeni delile dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu-
Açıkça itiraz ve şikâyetten vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesinin itiraz ve şikâyetin esasının incelenmesine engel olmadığı- Haciz ihbarnamesi tebliği üzerine üçüncü kişi tarafından dosyaya yatırılan paranın alacaklıya ödenmesi iradi nitelikte bir ödeme sayılamayacağından, şikâyet tarihinden önce dosya borcunun ödenmesinin haczedilmezlik şikâyetinin esasının incelenmesine engel olmadığı-