Bölge Adliye Mahkemesince istinaf eden şikayetçi aleyhine hüküm kurularak, ilk derece mahkemesince kısmen kabul edilen karar kaldırılarak şikayetin reddine karar verilerek, aleyhe bozma ilkesi ihlal edilerek istinaf eden aleyhine karar verilmesinin hatalı olduğu, dava ehliyeti ve husumete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkin olup re’sen değerlendirilir ise de, istinaf eden aleyhine hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesi'nce, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde hata edildiği tespit edildiği takdirde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince, istinaf isteminin kabulü ile gerekçenin düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi değiştirildiği halde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayete konu haczin 30.07.2020 tarihinde konulduğu, haciz tarihi itibariyle İİK'nın 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, şikayet tarihi olan 19.01.2020 tarihi itibarı ile haczin ayakta ve geçerli olduğu; ancak Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilen 19.01.2022 tarihi itibarı ile alacaklının, bir yıllık sürede satış talep etmediği, bu nedenle taşınmaz üzerindeki iş bu haczin İİK.'nun 110/1. maddesi uyarınca karar tarihinden önce düştüğü, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, yargılama sırasında haciz düştüğünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Dava açılırken yatırılan gider avansından kalan bakiyenin keşif giderlerinden mahsup edilmediği görülmüş olup , mahkemenin davanın reddine dayanak yaptığı kesin süreye ilişkin ara kararında; alınması gereken delil avansının hangi işlere ilişkin olduğunun, hangi iş için ne miktar avans yatırılacağının açıkça belirtilmemesi, dosyada kalan bakiye avansın mahsup edilmemesinin doğru olmadığı, kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekeceği, bu durumda, borçluya usulüne uygun olarak düzenlenen ihtar bulunmadığından, usulsüz bir ihtar herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağından belirlenen avans yatırılmadığından, meskeniyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle istemin reddinin isabetsiz olduğu- Hukuk Genel Kurulu'nun 13.03.2015 tarihli 2013/1824 E. ve 2015/1030 K. sayılı kararında “Mahkemece davacı vekiline gider avansının “iki hafta içinde mahkeme veznesine ulaştırılması” hususu değil “ödenmesi” hususu tebliğ edildiği; diğer bir ifade ile mahkeme ara kararında verilen kesin sürede mahkeme veznesine yatırılması gerektiği belirtilmediğinden ihtara konu miktarın süresinde PTT veznesine yatırılması ile ara karar gereği yerine getirilmiştir.....” görüşünün benimsendiği, buna göre temyiz incelemesine konu dosyadan çıkarılan ihtarda delil avansının mahkeme veznesine yatırılacağına ilişkin bir ifade bulunmadığı görülmekle yapılan ihtarın bu yönüyle de usulsüz olduğu, o halde mahkemece, eksik delil avansının yatırılması için usulüne uygun ve gerekli koşulları haiz meşruhatlı davetiyenin borçluya tebliğ edilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Meskeniyet şikayetinde; ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve şikayetçinin haciz tarihi itibariyle bankaya kredi borcunun devam ettiği durumlarda, borçlunun konulan haciz dolayısıyla meskeniyet şikayetinde bulunma hakkının olmadığı, zaten ipotek olarak gösterilen taşınmazın, her türlü borç için haczedilme ve paraya çevrilme konusunda riske atma iradesini borçlunun göstermiş sayılacağı, o halde, taşınmazın kaydında hacizden önce tesis edilen ve haciz tarihi itibari ile ipoteğe bağlı borcu ödenmeyen, zorunlu olmayan ipotek mevcut olduğu anlaşılmakla, borçlu meskeniyet şikayetinden vazgeçmiş sayılacağından, İlk Derece mahkemesince, meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Park yapımı tamamlanmamış dahi olsa, taşınmaz üzerinde çimlendirme ve ağaçlandırma yapılmış olup yine aynı şekilde az da olsa yürüyüş ve araç yollarının yapıldığı, parselin orta kısmında düzenleme mevcut olmakla, taşınmazın kamu kullanımına sunulduğunun anlaşılması karşısında haczin kaldırılması gerektiği-
Borçlunun miras ortaklığında bulunan miras payının haczi mümkün ise de; borçlunun kesinleşmiş bir ilamla mirasçı sıfatının bulunmadığının belirlenmesi halinde, diğer mirasçıların, mirasçı sıfatı bulunmayan borçlunun borcundan dolayı murise ait mallar üzerine konulan haczin kaldırılmasını isteyebilecekleri-
Borçlu tarafından yasal süresi içerisinde süre tutum dilekçesi verilmesi, gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süresinden sonra verilmesi halinde, kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenmesi gerektiği-
Karar şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiş ise de, şikayetçinin ilk derece mahkemesi karar tarihinden sonra öldüğü, ölümle vekalet ilişkisinin son bulduğu, kararın şikayetçinin mirasçılarına tebliğine rağmen mirasçıların temyiz isteminde bulunmadıkları anlaşıldığından, vekalet ilişkisi sona eren vekil tarafından verilen temyiz dilekçesinin reddinin gerektiği-
Şikayete konu taşınmaz üzerinde hacizden önce tesis edilen ve haciz tarihi itibari ile ipoteğe bağlı borcu ödenmeyen, zorunlu olmayan ipotek mevcut olduğu anlaşılmakla, borçlu meskeniyet şikayetinden vazgeçmiş sayılacağı-