Tefhim edilen kısa kararda,"şikayetin reddine", gerekçeli kararda ise; şikayetin kısmen kabulü ile ödeme emrinin iptaline hükmedilmesi halinde, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olacağı-
İflasın ertelenmesi davası kapsamında  verilen tedbir kararının yalnızca "icra veznesine yatırılan paraların alacaklıya ödenmemesine" ilişkin olduğu ve takibin durdurulmasına ilişkin olmadığı anlaşıldığından ve icra hakimi tarafından genel mahkemenin vermiş olduğu bu kararın yorumlanması ve genişletilmesi mümkün olmadığından, ayrıca,  tedbir kararının verildiği mahkemece menfi tespit davasının reddine karar verilmiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece, maaş haczinin kaldırılmasına ilişkin şikayetin reddi gerektiği-
Şikayetçi vekilinin yüzüne karşı tebliğ edilen icra mahkemesi kararı üzerine, süre tutum dilekçesi verilmiş olup, mahkemece, temyiz harcının yatırılması hususunda şikayetçi vekiline süre verilmemiş olduğundan, ve Yargıtya'ca temyiz harcının tamamlanması prosedürünün işletilmesi için dosyanın geri çevrildiği ve süresinde temyiz harcının yatırıldığı anlaşıldığından, temyiz isteminin incelenmesi gerekeceği- Kira bedelinin ödendiği yönündeki iddia ile kur farkı nedeniyle talep edilen bedelin iptaline ilişkin talebin mahkemece tartışılıp değerlendirilmesi gerektiği-
Yüze karşı verilen kısa kararda, "alacaklı tarafça yeniden tebligat çıkarılması talep edildiğinden konusuz kalan dava nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” gerekçeli kararda ise “ödeme emrinin yeniden gönderilmesi talep edildiğinden varsa borçluya ait mallar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına” şeklinde karar verilmesinin çelişki meydana getirdiği-
Şikayet üzerine icra mahkemesinin kanunda aksine bir düzenleme yok ise duruşma açılmasına gerek olup olmadığını takdir edeceği, duruşma açılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri duruşmaya çağıracağı ve gelmeseler bile yargılamaya devam ederek gereken kararı vereceği, duruşma yapılmasına karar verilmişse, artık taraflara usulüne uygun olarak tebligat yapılması gerekeceği, usulüne uygun tebligata rağmen taraflar gelmezlerse, mahkemece yokluklarında yargılamaya devam edilerek dosya kapsamına göre bir karar verileceği, yani şikayetlerde, HMK'nun 150. ve 320. maddelerinin uygulama alanlarının bulunmadığı-
Mahkemece şikayetin mahiyeti dikkate alınarak, duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra, taraflara diyeceklerinin ve varsa delillerinin sorulup, satış talebi hakkında da olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinde ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Takip konusu alacaktan feragat edilmesi nedeniyle ortada takibi mümkün bir alacak kalmadığından, takibin devamı yönündeki icra takip işlemlerinin iptaline karar verilmesi gerektiği- Tahsil harcının borçlu tarafından yatırılmadığından bahisle alacaklının yapmış olduğu feragatlerin hüküm doğurmayacağı yönünde gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu-
Takip talebi ve ödeme emrinde asıl alacak miktarının "1.543.591,00 TL" olarak gösterildiği, ancak takip konusu alacağın sebebi olarak gösterilen kredi sözleşmesi hesabının kat edilmesine ilişkin olarak alacaklı tarafından borçlulara gönderilen ihtarnamede bahsi geçen kredi sözleşmesi nedeniyle kullandırılan kredi tutarının "15.435,91 TL" olduğunun bildirildiği anlaşıldığından, alacaklının alacağın "15.435,91 TL olduğu"na ilişkin kabul beyanı da nazara alınarak, takip konusu kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç aslının 15.435,91 TL olduğunun, takip talebi ve ödeme emrinde asıl alacak olarak 1.543.591,00 TL'nin yazılmasının ise rakamlar arasına konulan nokta işaretinin yanlış konulması nedeniyle maddi hatadan kaynaklandığının ve bu durumun düzeltilmesinin her zaman mümkün olduğunun, alacaklının şikayete konu talebinin alacağın bir kısmından feragat niteliğinde olmadığının kabulü gerektiği-
HMK. mad. 324 kapsamında eksik delil avansının yatırılması için (avansın hangi işlere ilişkin olduğunun, hangi iş için ne miktar avans yatırılacağı açıkça belirtilerek ve kesin sürenin sonuçları hatırlatılıp) borçluya usulüne uygun süre verilerek oluşacak sonuca göre şikayet hakkında karar verilmesi gerektiği-
Bir ticari işletme dolayısıyla teşebbüs olan sanayi sitesindeki oto tamirhanesinde haczedilen eşyaların, sermaye ağırlıklı olduklarından, borçlunun tamircilik mesleğini yürütmesi için zorunlu alet ve edevattan kabul edilemeyeceği, bu durumda borçlunun ekonomik faaliyeti, bedeni çalışmasından ziyade, sermayesine dayandığından, mahcuz malların haczedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, o halde mahkemece, haczedilen eşyalara ilişkin şikayetin reddi gerekeceği- Her ne kadar İİK'nun 18/3. maddesi gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkemenin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerekeceği-