İcra Mahkemesi'nin ilamsız takibin kesinleştiği yönündeki gerekçesinde bir isabetsizlik yok ise de, bu alacağın takas mahsuba konu edilebileceği yönündeki kabulü, dosya alacağının alacaklılara ödenmesi anlamını taşıyacağından, anılan tedbir kararına aykırılık oluşturacağı; bu durumda Mahkemece takas mahsup isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ancak hukukun cevaz verdiği “ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz vb. gibi” veya İİK'nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davalarında olduğu gibi kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanıdığı hallerde dosya üzerinden karar verilebileceği-
Hem şikayet hem de istihkak iddiası şeklindeki istem karşısında, mahkemece usulüne uygun duruşma açılarak alacaklıya tebligat yapılarak şikayet istemi hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Borçlu veya alacaklının hasım olarak gösterilip gösterilmemesinin şikayetçinin istemi hakkında karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği-
İİK'nun 18. maddesi gereğince, icra mahkemesine arzedilen hususların ivedi işlerden sayılacağı ve bu işlerde basit yargılama usulünün uygulanacağı- İK'nun 16. maddesi gereği açılan haciz uygulamasına yönelik memur işleminin şikayeti ve İİK'nun 96. maddesi gereği açılan istihkak davasının kabulü istemine ilişkin davada, mahkemece, öncelikle şikayet istemi hakkında prosedür uygulanarak şikayet istemi hakkında bir karar verilerek şikayet isteminin sonuca bağlanması, şikayet kabul edilmediği takdirde terditli açılan davada istihkak istemi hakkında bir karar verilmesi gerektiği, hem şikayet istemini hem de istihkak istemini kapsayacak şekilde "dava şartı eksikliği" nedeni ile HMK'nun 119. maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
“Fesih sebebi dikkate alınarak takdiren 4 aylık ücreti tutarı olarak belirlenmesine, davacının işe iade için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar gerçekleşen 4 aya kadar ücret ve haklarının davalıdan tahsiline..." karar verildiği, hüküm fıkrasının bu haliyle bir tespit niteliğinde olup, alacaklı lehine, belli bir miktarın tahsiline dair eda hükmünü içermediği-
Kamulaştırma Kanunu'nun 20.maddesi uyarınca, taşınmaz malın boşaltılmasının istenebilmesi için kamulaştırmayı yapan idarenin, bu kanun uyarınca kamulaştırılan yeri öncelikle adına tescil ettirmesi gerekliliği kamulaştırma ilamlarına ilişkin olup, bu konuda yasal bir düzenleme bulunmamakta ise de; anılan kanunun 27. maddesine dayalı acele el koyma kararlarının mahiyeti ve amacı gereği, 20. maddedeki tescil şartının aranmayacağı; mahkeme kararının, tescile gerek kalmadan uygulanmasının gerekeceği-
İcra takibine ve takas mahsup talebine konu ilam niteliğindeki Milletlerarası Hakem Kararı'nın 4.bendinde "a) Davacı tarafından davalıya 63.366 YTL tutarında, b) Davalı tarafından davacıya 136.556,40 ABD Doları tutarında ödeme yapılmasına" şeklinde karar verilmiş olup; hükümde yer alan bu alacakların vekalet ücreti alacağı olduğuna dair açıklık bulunmadığından; takas mahsubuna engel bir durum olmadığı-
Taraflar arasında ilamdan kaynaklanan borcun tamamı bakımından belirlenen ödeme şekli konusundaki anlaşmanın hükümleri borçlu tarafça yerine getirilmemiş olup, taraflar arasındaki anlaşmanın (ilk ödemenin ana paraya sayılacağı ve bu ödemeden sonra ana para borcu bakımından faiz işlemesinin duracağı) geçersiz hale geldiğinden, borçlu tarafından icra takibinden önce yapılan ödemelerin, ödemeler tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 84. maddesi uyarınca öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, bu şekilde dosya borcunun yeniden belirlenmesi gerekeceği-
İcra Mahkemesi, ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile değiştiremeyeceği, ilavelerde bulunamayacağı-
Mahkemece hükmedilen vekalet ücretinin, kendisini vekille temsil ettiren üç davalı lehine verildiği ve her bir davalının vekalet ücretinin 1/3'ünü talep edebileceği düşünülerek icra emrinin düzeltilmesinin gerekeceği-