Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMUK. mad. 193 gereğince alacaklı, 10 günlük yasal süreden sonra dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi isteminde bulunduğundan, mahkemece, re'sen takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu vekilinin başvurusu ilama aykırı faiz ve alacak istenildiği yönündeki şikayete ilişkin olup, dosya içeriğinden tensip zaptının tebliği üzerine borçlu vekilinin verilen kesin süre içinde talep edilen bilirkişi ücretini mahkeme veznesine yatırdığının anlaşıldığı, bu durumda, mahkemece, İİK. 18/2 uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonuca gidilmesinin gerekeceği-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu- Borçlu tarafından icra mahkemesine başvurulduktan sonra, icra emri vekile tebliğ edildiğinden, “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şikayet tarihi itibariyle borçlu şikayetinde haklı olup, alacaklı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine” karar vermek gerekirken, mahkemece “haricen haberdar olan borçlu vekilinin icra mahkemesine süresinde başvurduğu” gerekçesiyle “istemin reddi ve vekalet ücretiyle yargılama giderlerinin borçluya yükletilmesine” karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararlarının, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil edeceği-
HMK'nun tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı (HMK. mad. 448), takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK. mad. 17. gereğince, takibe konu bonoda tarafların tacir olduklarına dair bir ibare bulunmadığı gibi, bu konuda bir belge de sunulmadığına göre, takibe dayanak bononun tacirler arasında düzenlenen bono olarak kabul edilemeyeceği ve bonoda yer alan yetki şartının geçersiz olduğu-
Borçlu tarafından ileri sürülen şikayet sebeplerinin gerekçesiyle birlikte tek tek tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, gerekçe gösterilmeksizin şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borca itirazın mahkemece mutlaka duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği, dosya üzerinden karar verilemeyeceği, borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK. mad. 150 hükmünün uygulanması gerektiği-
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hakkın gerçekleşebileceği, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlarının kesinleşeceği, bozma kararına uymuş olan mahkemenin kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyeceği, bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımların, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturacağı-
Davacı vekilinin temyiz dilekçesi ile davadan feragat ettiği, bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
İlamın hüküm kısmının aynen infazı zorunlu olup, dar etkili icra mahkemesinin yorum yoluyla hüküm fıkrasını değiştiremeyeceği-