İcra Mahkemesi kararlarının genel mahkemelerde verilen karar için kesin hüküm teşkil etmez ise de bir başka icra mahkemesini bağlayıcı nitelikte olduğu-
Mahkemece icra emri ve kıymet takdiri raporunun borçluya tebliğine ilişkin borçlunun yaptığı tebligatın usulsüzlüğü, şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken şikayette hukuki yararın bulunmadığından bahisle reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İİK. madde 269/d Bu maddenin uygulanması gereken maddeler arasında gösterdiği 70.maddesine göre, 18.maddede düzenlenen, aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder hükmünün ilamsız tahliye takibinde uygulanmayacağı-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, icra mahkemesinin, ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile değiştiremeyeceği, ilavelerde bulunamayacağı, takipte alacak kalemlerinin tek tek gösterilmesinin ve faiz talebinin de yine ilama uygun olarak istenilmesinin gerekeceği-
İcra dosyasında taraf sıfatı bulunmayan (üçüncü kişi) bankanın -teminat mektubunu düzenleyen olması sebebiyle- haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceği,icra mahkemesince daha önce teminat mektubunun haczinin iptaline yönelik şikayetin reddine karar verilmiş olmasının, şikayetçiler farklı olduğu için, derdestlik sebebiyle bankaca yapılan sonraki şikayetin reddedilmesini gerektirmeyeceği-
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde bile bu durumun, haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmayacağı-. Tescil kararı hacizden sonra verildiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından, "haczin kaldırılması istemi"nin 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği, icra mahkemesince bu konuda yapılan şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, tescil davasının sonucu beklenip, "istihkak davası" şeklinde nitelendirme yapılarak şikayetin kabulü ile "haczin kaldırılması" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- 
Hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, o nedenle sınırlı yetkili İcra Mahkemesi'nce ilamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği-
Yabancı alacaklının Türkiye’de icra takibi yapabilmesi için teminat gösterme yükümlülüğünün istisnasının alacaklının tabiyetinde bulunduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık esasına göre çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyetin bulunması olduğu-
HMK.’nun tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı, haczedilmezlik şikayetinin ve şikayetçi vekiline keşif avansını yatırması için usulüne uygun tebligatın HUMK döneminde yapıldığı, ayrıca bu tebligatın usulsüzlüğüne yönelik bir iddia da bulunmadığına anlaşıldığından, mahkemece "tebligatın usulsüzlüğü" re'sen ele alınacak ve incelenecek bir husus da olmadığından, hakim tarafından aynı konuda ikinci kez verilen sürenin kesin olmasından dolayı şikayetçinin, dayanağı keşif delilinden vazgeçmiş sayılacağı ve bu durumda, şikayetçi tarafından kesin süreye uymaması nedeni ile alacaklı taraf yararına HUMK. yürürlükte iken usuli kazanılmış hak doğmuş olacağı, artık üçüncü kez 6100 s. HMK. hükümlerine göre verilen kesin sürenin sonuç doğurmayacağı ve zamanında kesin mehlin gereği yerine getirilmediğinden mahkeme karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK. mad. 94/3 gereğince işin esasına girilmeden istemin reddi gerekeceği-
Birinci sıra alacaklısına dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiye tebliğ edilmeden (taraf teşkili sağlanmadan) sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıkta karar verilmesinin hatalı olduğu- Sıra cetvelinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde alacaklının ilgililer aleyhine şikayette bulunmasının mümkün olduğu-