Alacaklı banka tarafından 2 adet bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığı, borçlunun ise icra mahkemesine başvurarak, bonodaki borca ve imzaya itirazlarını öne sürdüğü, yapılan bu başvuru, Medeni Usul Hukuku anlamında dava olmadığından HMK.' nun davaya dair kurallarının mutlak anlamda uygulanmayacağı, bu itibarla, borçlunun imzaya itiraz dilekçesinde alacaklı asilin adresinin gösterilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin aşırı şekilcilik olup, hak kaybına neden olacağı-
Takip dosyası üzerinden ek takip talepnamesi düzenlenmesinden sonra, tarafların talepleri belirlenerek, bu talepler üzerinden ilama uygunluk denetimi yaptırılması gerekirken şikayet ve bu şikayetin sonucu beklenmeden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Takip dosyasındaki alacağın temlik edilmesi ile takipte taraf sıfatı kalmadığı ve aleyhinde yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikâyetin bir dava olmadığı ve gider avansı dava koşulu görülerek davanın usulden reddinin doğru olmadığı-
Alacaklıları farklı iki ayrı icra dosyasında, borçlu belediyenin aynı hesaba ilişkin haczedilmezlik şikayetinin aynı dosya üzerinden hükme bağlanamayacağı, mahkemenin öncelikle tefrik kararı vermesi gerektiği-
İİK. mad. 269/a'ya dayalı, kesinleşen takip nedeniyle tahliye istemine ilişkin açılan davada, icra mahkemesinin görev alanına giren itirazın kaldırılması ve şikayet başvuruları usul hukuku anlamında “dava” niteliği taşımadığından, itirazın kaldırılması ve şikayet ile ilgili kararların nispi değil, maktu harca tabi olacağı- Talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi tetkik merciine ifade zaptettirmek suretiyle de olabileceğinden davalı kiracının icra mahkemesine başvurusunun şikayet niteliğinde olduğu- İİK. mad. 16 ve devamında düzenlenen şikayet başvuru harcına tabi olup davalının harç yatırdığına ilişkin harç makbuzu ibraz etmediği, İBK'na göre harca tabi davalarda davanın harcın yatırıldığı tarihte açılmış sayılacağı-
Şikayet eden tapuya şerhedilen intifa hakkı sahibi, "bayilik sözleşmesi ile kiracısı olduğunu belirterek tahliyesine karar verilen ve ilamlı icraya konu taşınmazı haklı olarak işgal ettiğini" ileri sürmüş ise de, intifa hakkının terkin edildiği ve davacı dışında bir şirket lehine kira şerhi bulunduğu anlaşıldığından, Özel Dairenin bozma kararından sonra ibraz edilen belgelerde intifa hakkının terkin edildiğinin belirtilmesi karşısında yerel mahkeme tarafından İİK. mad. 18/3 gereğince duruşma açılıp anılan tapu kayıtları celbedilerek şikayet edenin tahliyesi istenen taşınmazdaki işgalinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
KDV'ye ilişkin uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmekte olup, mahkemece gerektiğinde şikayete konu taşınmaz üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi de yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesinin gerekeceği-
Mahkemece asıl alacak miktarı üzerinden tazminata hükmedildiği belirtilmesine rağmen, asıl alacak yerine toplam alacak miktarının yazılmış olmasının isabetsiz olduğu, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerektiği-
Hükümde, tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile T.C. kimlik numaraları, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin, aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise, hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-