İflasın açılması kararından önce dosyaya ödenen paralar olduğundan ve bu paraların alacaklıya ödenmesi talebi icra müdürlüğünce reddedilmiş olup kararının iptali için şikayet yoluna başvurulabileceğinden, borçlu hakkında iflas kararı verilmesinin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Alacaklının, posta yoluyla gönderilen itirazın borçlu adına takip ehliyetine sahip kişi tarafından yapılıp yapılmadığının araştırılmadığını ileri sürdüğü şikayetinin duruşmalı incelenmesi gerektiği-
İİK'nun 111.maddesindeki şartlara uygun olmayan taksitle ödeme taahhüdünün (teklifinin) alacaklı tarafından kabul edilmesi halinde, alacaklı ile borçlu arasında bir taksit anlaşmasının yapılmış olacağı, fakat alacaklı böyle bir taksitle ödeme teklifini kabul etmez ise borçlunun hacizli mallarının satılmasının gerekeceği-
Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacağından, tarafların dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunmasının zorunlu olduğu-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) bu konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilemeyeceği-
Mahkemece kararının gerekçe kısmında "kötü niyet tazminatına ve para cezasına hükmedilmiştir" ifadesine yer verildiği halde hüküm kısmında sadece tazminata hükmedilip para cezasından ise hiç bahsedilmediğinden, bu haliyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı görüldüğünden, 10.4.1992 tarih ve 7/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince anılan çelişkinin bozma nedeni oluşturacağı, bu durumda, bozmadan sonra mahkemece önceki çelişkili kararla bağlı olmaksızın çelişikliği gidermek kaydıyla ve oluşacak kanaate göre karar vermek üzere mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
İcra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaz ise de, aynı konuda verilen önceki icra mahkemesi kararının, kesinleşmesi halinde daha sonra verilmiş olan karara karşı kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı, bu durumda kesinleşen icra mahkemesi kararı doğrultusunda alacaklıya muhtıra gönderilmesi karşısında anılan muhtıraya yönelik şikayetin kesin hüküm nedeniyle reddi gerekeceği -
Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde, bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılmasının kanunun amacına uygun düşeceği, mahkemenin takdirine göre duruşma açılmasının gerekli görüldüğü hallerde ilgililerin duruşmaya çağrılmasının yasal bir gereklilik olduğu, şikayet sonunda hakları haleldar olabilecek alacaklıların savunma haklarını kullanabilmeleri, adalet dengesinin sağlanabilmesi bakımından takdir hakkının, duruşma açılması yönünde kullanılmasının gerekeceği-
İcra mahkemesine arz edilen hususlarda basit yargılama usulü uygulanması gerekeceği-
Borçlunun bakmakla yükümlü olduğu kimsenin bulunmadığı ve ekonomik sosyal durumu gözetilerek, daha mütevazi semtlerde ve daha küçük bir evde oturmasının mümkün olduğu nazara alınarak, borçlunun haline münasip evi ne kadar değerle alabileceği konusunda bilirkişiden yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-