İİK. mad. 269/a'ya dayalı, kesinleşen takip nedeniyle tahliye istemine ilişkin açılan davada, icra mahkemesinin görev alanına giren itirazın kaldırılması ve şikayet başvuruları usul hukuku anlamında “dava” niteliği taşımadığından, itirazın kaldırılması ve şikayet ile ilgili kararların nispi değil, maktu harca tabi olacağı- Talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi tetkik merciine ifade zaptettirmek suretiyle de olabileceğinden davalı kiracının icra mahkemesine başvurusunun şikayet niteliğinde olduğu- İİK. mad. 16 ve devamında düzenlenen şikayet başvuru harcına tabi olup davalının harç yatırdığına ilişkin harç makbuzu ibraz etmediği, İBK'na göre harca tabi davalarda davanın harcın yatırıldığı tarihte açılmış sayılacağı-
Şikayet eden tapuya şerhedilen intifa hakkı sahibi, "bayilik sözleşmesi ile kiracısı olduğunu belirterek tahliyesine karar verilen ve ilamlı icraya konu taşınmazı haklı olarak işgal ettiğini" ileri sürmüş ise de, intifa hakkının terkin edildiği ve davacı dışında bir şirket lehine kira şerhi bulunduğu anlaşıldığından, Özel Dairenin bozma kararından sonra ibraz edilen belgelerde intifa hakkının terkin edildiğinin belirtilmesi karşısında yerel mahkeme tarafından İİK. mad. 18/3 gereğince duruşma açılıp anılan tapu kayıtları celbedilerek şikayet edenin tahliyesi istenen taşınmazdaki işgalinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
KDV'ye ilişkin uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmekte olup, mahkemece gerektiğinde şikayete konu taşınmaz üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi de yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesinin gerekeceği-
Hükümde, tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile T.C. kimlik numaraları, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin, aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise, hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-
Mahkemece asıl alacak miktarı üzerinden tazminata hükmedildiği belirtilmesine rağmen, asıl alacak yerine toplam alacak miktarının yazılmış olmasının isabetsiz olduğu, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerektiği-
İcra müdürünün belirlediği taşınırın değerinin taraflarca şikayet konusu edilmesi halinde, icra mahkemesine denetleme yetkisi tanıdığının, bu denetlemenin de icra hakimi tarafından uzman bilirkişiden yardım alınmak suretiyle gerçekleştirileceğinin kabulünün gerektiği-
Şikayet konusu işlemin incelenmesinde, şikayet konusu işlemi yapan İcra ve İflas Dairesi'nin bulunduğu yerdeki İcra Mahkemesi'nin görevli ve (kesin) yetkili olduğu, öte yandan, iflas hukukunda da, kambiyo senetlerine mahsus iflas yolundaki şikayetler hariç tümünün, İcra Hukuk Mahkemeleri'nce inceleneceği- Karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK'nın göreve ilişkin 7 ve 27. maddeleri hükümlerine uygun olarak gerekçede ve hüküm fıkrasında "mahkememizin görevsizliği nedeniyle" ibarelerine yer verilmesinin doğru olmadığı-
Borçlularca eski hale getirme işleminin eksik yapıldığına ilişkin icra memuru işlemine karşı şikayetin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği-
Meskeniyet iddiasına ilişkin başvuru şikayet niteliğinde olup, şikayetçi borçluların geçerli bir mazeret bildirmemiş ve duruşmaya gelmemiş olmalarının, HMK'nun 150/1. maddesine göre dosyanın işlemden kaldırılmasını ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini gerektirmeyeceği, mahkemece, başvurunun şikayet niteliğinde olduğu gözetilerek, İİK'nun 18/3.maddesine göre, taraflar gelmeseler bile inceleme yapılıp şikayetin sonuçlandırılması gerekeceği-
Mahkemece dayanak ilamda tahliyesi istenen taşınmaz ile şikayete konu taşınmazın aynı olup olmadığının öncelikle çözüme kavuşturulması gerektiği-