Ödeme belgesinin takip konusu borçla ilgili olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılması gerektiği- Tarafların kabulünde olan borç miktarın dikkate alındığında, mahkemece, miktarı aşan kısım yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken takibin tamamı yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Takibe konu bononun, taraflar arasındaki sözleşmenin teminatı olarak verildiği, üzerinde kayıt ve şart ihtiva ettiğine dair hiç bir tereddüte yer bırakmayacak şekilde bir ibare bulunmadığı, senedin arka yüzünde yer alan ibarelerin senedin kambiyo senedi vasfını etkilemeyeceği, kaldı ki borçlu asilin duruşmada "alacaklı tarafa 5.000 TL borcu olduğuna" dair kabul beyanında bulunduğu ve İİK. mad. 170/a-son uyarınca artık takibe dayanak bononun kambiyo senedi vasfında olup olmadığı hususunun tartışılamayacağı- Teminat iddiasının İİK. mad. 169/a kapsamında borca itiraz hükümleri çerçevesinde incelenmesi gerektiği- Borçlu tarafça sunulan sözleşmede takibe konu senede açık atıf bulunmadığı ve bu nedenle borca itirazın ispatlanamadığı-
İmzaların aval veren sıfatıyla sorumluluk doğurması için, senet metni içine dahil olmasının zorunlu olduğu- Senet metni dışına atılmış imzaların aval şerhi sayılmayacağı, aval şerhinin, mutlaka poliçe, bono veya alonj üzerine yazılması gerektiği-
Takip dayanağı senedin, teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da takip dayanağı senede açık atıf yapan yazılı bir belge ile ispatlanması gerektiği- Alacaklı bankanın icra mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde takibe konu senedin kredi sözleşmesinin teminatı olarak alındığının kabul edildiği anlaşıldığından takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Takibin hamil tarafından bir önceki ciranta hakkında yapıldığı ve bu durumda hamil, şirketin çift imza ile temsil edilip edilmediğini bilebilecek durumda olduğu, buna rağmen çeki alan ve takip başlatan alacaklı itirazı kabul edilen keşideci borçlu şirkete karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edilmesi gerektiği ve borçlu şirket yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği-
İcra mahkemesince, icra takibine konu senedin teminat senedi olup olmadığına dair değerlendirme yapılması gerektiği- "İcra mahkemelerinin dar yetkili mahkemeler olduğu, bu konuda değerlendirme yapma yetkisine haiz olmadığı ve ihtilafın genel mahkemelerde görülmesi gerektiğinden" bahisle "davanın reddi" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesince; öncelikle icra mahkemesi kararının kesinleşerek kesin hüküm niteliği kazandığının kabulü ile anılan dava dosyasında sunulan bilirkişi raporları ve sair belgelerin değerlendirmeye alınması ile, tarafların sunmuş olduğu, takip konusu borcu ödemeye dair tüm belgelerin ve yapmış oldukları itirazların, ayrıntılı olarak ve kül halinde, yeniden bilirkişi tarafından incelenmesi ile elde edilecek, Yargıtay denetimine elverişli rapor sonucu oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Mahkemece, borçlunun icra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 33/1. maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama olanağı bulunmayan İİK'nun 169/a ve devamı maddeleri uyarınca takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun borca itirazı kısmen kabul edilmesi nedeniyle İİK. mad. 169/a-5 uyarınca "takibin durdurulmasına" karar verilmesi gerekirken, "icranın geri bırakılması" yönünde hüküm tesisinin hatalı olduğu, bozma kararında alacaklının yapılan ödemeden haberdar olmadığı ve de ödemelerin kısmi ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği hususuna yer verilerek bir bakıma alacaklının, borçlular hakkında takip başlatmasında kötü niyeti veya ağır kusuru bulunmadığı kabul edildiğinden, ödeme emrinin tebliğinden önceki itfa itirazının kısmen kabul edilmesi nedeniyle alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesinin de hatalı olduğu-
Takip dayanağı bononun arka yüzünde "teminat senedi sözleşme için verildi" ibaresi mevcut ise de; hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğu açıkça yazılmamış olan bono üzerindeki bu ibarenin, tek başına senedin teminat senedi olduğu iddiasını ispata yeterli olmadığı- Yüklenici sözleşmesinde de senede açıkça atıf olmayıp, alacaklının cevap dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanları gözetildiğinde, takibe konu bononun teminat senedi olarak düzenlendiği yönünde kabulünün de bulunmadığı, senedin, neyin teminatı olduğu hususunun, dolayısıyla teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın, tarafların imzasını taşıyan ve senede açıkça atıf yapan İİK 169/a maddesinde yazılı belgelerle kanıtlanamadığı görüldüğünden, borçlunun itirazını yazılı bir belge ile ispat edemediği ve alacaklı tarafından da takip dayanağı bononun teminat senedi olduğuna yönelik bir kabul beyanı bulunmadığına göre, mahkemece itirazın reddine karar verilmesi gerektiği-