Borca itiraz eden borçlunun -İİK. 169/a-III uyarınca- borca itiraz sebeplerinin varlığını ispat külfetinin kendisine düştüğü, «borcun ödendiği iddiasının ödeme belgesi altındaki imzanın alacaklıya ait olduğunu» da kapsadığı, bu durumda, gerekli masrafı yatırmak ve bilirkişi incelemesi için zorunlu giderleri karşılamak külfetinin de borçluya ait olduğu—
Takipte bulunan hamilin kötü niyetli olduğu ispat edilmediği sürece, takip borçlusunun keşideci veya önceki hamillerden biri ile kendi arasında mevcut olan ilişkiye dayanan def’ilerini hamile karşı ileri süremeyeceği—
«Takip konusu çeklere karşılık çek verildiğine» ilişkin iddiasının İİK. 169/a-I, c: 2’de belirtilen «itfa», «imhal» sayılmayacağı—
% 40 (şimdi; %20) tazminata, kısa kararda hükmedilmediği halde, gerekçeli kararda yer verilmiş olması halinde, temyiz süresinin icra mahkemesinin kararının tebliğinden itibaren işlemeye başlayacağı—
Alacaklının kötü niyetli olduğu isbat edilmedikçe lehtar ile kesideci arasındaki protokole dayanarak, takibin iptaline karar verilemeyeceği—
Üçüncü kişiye yapılan ödemenin borçtan mahsup edilemeyeceği—
Çek alım bordrosunun tek başına «çekin teminat çeki olduğunu» göstermeyeceği—
Ödeme def’inin, vâdeden sonraki ciro ile senedi ele geçiren hamile karşı da ileri sürülebileceği—
Senet hamili takip alacaklısının «takip konusu senetten dolayı borçludan bir alacağı bulunmadığını» zabıtada düzenlenen tutanakta ikrar ettikten sonra, icra mahkemesindeki duruşmada «o ifadesinin baskı altında alındığını» belirtmesi halinde, bu ifadesinin hukuki değer taşımayacağı (düzenlenen tutanağın İİK. 169/a-I’de öngörülen nitelikte bir belge sayılmayacağı) ve bu durumda «borca itirazın reddine» karar verilmesi gerekeceği—
İtiraz süresinin son gününün tatil gününe rastlaması halinde, sürenin tatili izleyen işgününün çalışma saati sonunda biteceği (İİK. 19/III)—