Borçlu tarafından «tebligatın usulsüzlüğü iddiası (şikayeti)» ile birlikte «borca itiraz»da bulunulmuş olması halinde öncelikle tebligatın usulsüzlüğü iddiasının incelenip, itirazın süresinde olduğunun tespiti halinde itirazın esasının incelenmesi gerekeceği-
Senedin «tanzim tarihi», «vade», «keşide yeri» ve «alacak miktarı» kısmının açık (boş) bırakılarak (bu kısımların daha sonra alacaklı tarafından doldurulacağı kabul edilerek) alacaklıya teslim edilebileceği, bu durumun senedin geçerliliğine etkili olmayacağı, borçlunun «senedin boş bırakılmış kısımlarının anlaşmaya aykırı olarak doldurulmuş olduğunu» yazılı belge ile kanıtlayabileceği—
İnkar tazminatının «takip konusu alacak» (asıl alacak + faiz) üzerinden değil, sadece «asıl alacak» üzerinden hükmedileceği—
Borçlu kooperatifin «senet üzerinde kooperatifi temsil ve ilzama yetkili kişilerin» imzalarının bulunmadığına» yönelik itirazının, ticaret sicilinden imza sirküleri getirtilerek, temsilciler tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği—
Takip dayanağı çeke atıf yapan ve alacaklının kaşesini ve imzasını taşıyan «ödeme belgesi»ne karşı «belgedeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını» iddia eden alacaklı vekilinin bu beyanı karşısında, icra mahkemesince -İİK. 169/a-III, c: 1 uyarınca- imzanın alacaklı şirket yetkilisine ait olup olmadığı yönünde inceleme yaptırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği—
Borca itirazının -İİK’nun 169a/I maddesinde öngörülen nitelikte bir belge ile- kanıtlayamayan borçlu aleyhine -ve alacaklının talebi üzerine- İİK’nun 169a/VI. maddesi gereğince % 40’dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekeceği—
Takip konusu çek aslının alacaklı elinde olmasının, ibranameye dayalı ödeme iddiasının öne sürülmesine engel teşkil etmeyeceği—
Süresi içinde yetki itirazında bulunmuş olan borçlununun karadan önce -haciz sırasında- yetki itirazından vazgeçmiş olması halinde, icra mahkemesince «borçlunun yetki itirazının reddine» karar verilmesi gerekeceği?
İİK. 169/VI uyarınca borçlunun «inkar tazminatı» ile sorumlu tutulmasından sonra, borçlu tarafından «menfi tesbit ve istirdat davası» açılması halinde hükmolunan tazminatın tahsilinin dava sonuna kadar erteleneceği—
Zamanaşımı def’inin «borca itiraz» olup, borçlu tarafından süresinde icra mahkemesinde ileri sürülmedikçe, mahkemece doğrudan doğruya gözetilemeyeceği—