Usulüne uygun icra kefaleti olsa ve hakkında takip yapılan asıl borçlu yönünden takip kesinleşse dahi, icra kefiline icra emri çıkarılarak tebliğ edilmedikçe, kefil hakkındaki takibin devamının mümkün olmadığı-
İcra kefilliğinin iptali isteminin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği ve dar yetkili icra mahkemesinde dinlenemeyeceği-
İcra emri tebliği üzerine İİK.nun 16. maddesine göre şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulması halinde, mahkemece, TBK.'nun 581 ve devamı maddeleri kapsamında icra kefalet işleminin İİK.nun 38.maddesi uyarınca ilamlı icra takibine konu edilip edilmeyeceği değerlendirilerek, ilamlı takibe konu edilemeyeceğinin belirlenmesi halinde, kefaletin geçersizliğine değil, bu kefalete dayalı olarak gönderilen icra emrinin ve varsa icra kefili sıfatı ile yapılan işlemlerin iptaline karar vermek gerekeceği-
İcra kefalet tutanağında; sorumlu olunan azami miktar ile kefalet tarihinin ve icra kefili sıfatıyla yükümlülük altına girildiğinin, haciz tutanağının icra kefaleti taahhüdünü içeren bölümünün, kefilin kendi el yazısı ile yazılmadığı görülmekte olup, bu haliyle, kefalet tutanağının, kefaletin şeklini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 583. maddesinde belirtilen şartlarda düzenlenmediği-
İİK'nun 38. maddesi hükümleri icra kefaletlerinin müteselsil kefalet hükmünde olduğu ve ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi bulunduğu, icra kefilliğine ilişkin düzenlemeler ilamların icrasına ilişkin hükümlere tabi olduğu - İcra kefaletinin Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmadığından icra emri gönderilemeyeceği şikayeti, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığı şikayeti olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olduğu-
İİK.’nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletlerin, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup; icra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi yargılamayı gerektirdiğinden, genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemeyeceği, ancak, İİK.'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekeceği, kefaletin şekli anlamda geçersiz olması halinde bile, sadece icra kefiline gönderilen icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekeceği-
İcra emri tebliği üzerine İİK'nun 16. maddesine göre şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulması halinde, mahkemece, TBK'nun 581 ve devamı maddeleri kapsamında icra kefalet işleminin İİK'nun 38. maddesi uyarınca ilamlı icra takibine konu edilip edilmeyeceği değerlendirilerek, ilamlı takibe konu edilemeyeceğinin belirlenmesi halinde, kefaletin geçersizliğine değil, sadece bu kefalete dayalı olarak gönderilen icra emrinin ve varsa icra kefili sıfatı ile yapılan işlemlerin iptali ile yetinilmesi gerekeceği-
İİK.’nun 38.maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbi olup; icra kefaletinin geçersizliğine yönelik iddia, yargılamayı gerektirdiğinden ve dolayısıyla genel mahkemede ileri sürülebileceğinden dar yetkili icra mahkemesinde, tartışılma ve değerlendirilme olanağının bulunmadığı, ancak, İİK.'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin, yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekeceği-
İcra kefaletine ilişkin tutanakta şikayetçinin; “...dosya borcunun tamamına, fer'ilerine, avukatlık ücretine, faizine,icra masraflarına,ihtiyati haciz masraflarına şahsım olarak kefil oluyorum...” diyerek tutanağı imzaladığı, herhangi bir borçlu adını dile getirmediği, durum bu olunca kefaletin tüm dosya borcuna yönelik olup; bu kefaletin borçlulardan sadece biri için verildiğini kabule olanak bulunmadığı, bu nedenle icra kefaletinin her iki borçlu yönünden verildiğinin kabulü gerekeceği, bu durumda, asıl borçlulardan şirket yönünden takip kesinleştikten sonra icra kefiline icra emri tebliğ edilmesinde yasaya aykırılığın olmadığı- İcra kefaleti kambiyo senedinden ayrı bir taahhüdü içerdiğinden mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunun 125. ve aynı hükme karşılık yürürlükteki 6098 sayılı TBK'nun 146. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, kambiyo takibinin asıl borçlular hakkında zamanaşımı yönünden icranın geri bırakılmasına veya takibin durdurulmasına karar verilmesinin dahi icra emrinin iptalini gerektirmeyeceği-
İcra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup; icra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi yargılamayı gerektirdiğinden, genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptalinin talep edilemeyeceği, ancak, İİK'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olmasının gerekeceği-