Haciz sırasında verilen kefaletin geçersizliği iddiasıyla açılmış menfi tespit ve istirdata ilişkin davada, haciz tutanağında davacının haciz sırasında kefil olduğu tarihte yürürlükte olan BK. mad. 484 uyarınca, kefilin, kefalet miktarı ve kendi temerrütünün sonuçlarından sorumlu olduğu, kefilin miktarı belirtilmeyen fer’ilerden dolayı sorumluluğu olmadığı-
Alacaklının takibine dayanak yaptığı iki adet rehin sözleşmesinin adi nitelikte olduğu görüldüğünden, alacaklının rehin hakkı ya da alacağı ilam veya ilam niteliğinde bir belgede tespit edilmemiş olduğundan adi nitelikte rehin sözleşmesine dayalı olarak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapmasına yasal olanak olmadığı, o halde, mahkemece icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İcra kefilinin icra kefaleti tarihi itibariyle medeni hakları kullanma (fiil) ehliyeti bulunup bulunmadığının belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
M. Tarım Kredi Kooperatifinin 173 sayılı Kredi Genel Sözleşmesi’nin mahalle muhtarı ve iki aza tarafından tasdik edildiği, bu haliyle 1581 sayılı Yasa'nın 12. maddesindeki koşulun gerçekleştiği, takip dayanağı senetlerin bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz bir parçası olması sebebiyle, takip konusu senetlerin ilam niteliğine haiz oldukları-
İcra dairesindeki kefaletlerin ilamlı icra takibine konu edilebilmesi için, icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerektiği- Şirketi temsil yetkisinin bulunmayan kişinin şirket adına vereceği kefalet geçersiz olacağından, şikayetin kabulü ile beraber icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği, icra kefili alınması işleminin iptaline karar verilmesinin ise hatalı olduğu-
8. HD. 19.04.2017 T. E: 2015/4646, K: 5809-
İcra dairesindeki kefaletlerin ilamlı icra takibine konu edilebilmesi için, icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerektiği- İcra mahkemesince, icra kefaletinin geçersizliği ile ilgili başvurunun esasının incelenmesi, kefalet tutanağının kefaletin şeklini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 583. maddesinde belirtilen şartlarda düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi ve anılan kefalet tutanağının İİK'nun 38. maddesi anlamında ilam mahiyetindeki belgelerden olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği-
Usulüne uygun icra kefaleti olsa dahi, hakkında takip yapılan borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline icra emri çıkarılamayacağı- Mahkemece, şikayetçi yönünden zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, HMK 26. maddesine aykırı olarak, talep olmadığı halde, icra kefaletinin geçerli olup olmadığı değerlendirmek suretiyle takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Tedbir nafakasına ilişkin ara kararının ilamlı takip konusu yapılamayacağı- Tedbir nafakasına dayalı olarak ilamsız takip başlatılması gerektiği-
İcra kefili olan şikayetçiye asıl borçlular yönünden takip kesinleşmeden icra emri gönderilemeyeceği, aksi halde mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-