Borca dayanak teşkil eden çekteki imzanın sahte olduğu, asıl borçlu bakımından takibin kesinleşmeden icra kefiline haczin hukuken himaye edilemeyeceği- İcra dosyasına kefil olan davacının haciz sırasında vermiş olduğu para ve senedin istirdatına karar verilmesi gerektiği-
İcra kefili olan şikayetçiye, asıl borçlu yönünden takip kesinleşmeden icra emri gönderilmesi usulsüz olup mahkemece icra emrinin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
İlamlı takibe dayanak yapılan tahliye taahhütnamesi İİK'nun 38. maddede yazılı ilam niteliğinde belge mahiyetinde olmadığından, bu belge ile ilamların icra yolu ile ilamlı takip yapılamayacağından, ilamlı takip yolu ile yapılan infaz işleminin uygulama yeri bulunmadığından iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup icra kefaletine ilişkin başvuruların, ilama aykırılık iddiası niteliğinde olduğundan, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olduğu-
İcra kefilliğine ilişkin düzenlemeler ilamların icrasına ilişkin hükümlere tâbi olup, buna ilişkin başvuruların da ilama aykırılık iddiası niteliğinde olduğundan İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tâbi olduğu- Usulüne uygun icra kefaleti olsa dahi hakkında takip yapılan borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline icra emri çıkarılamayacağı-
Asıl borçlu şirket yönünden, takip konusu asıl alacağın takip tarihinden sonra %32 oranını aşmamak koşuluyla değişen oranlarda avans faizi ile tahsiline karar verildiğine göre, takip tarihinden sonra işleyecek faize ilişkin olarak asıl borçlu yönünden geçerli olan bu hükmün, İİK'nun 38. maddesine göre müteselsil kefil konumunda olan şikayetçi hakkında da uygulanmasının gerekeceği-
Tutanağın incelenmesinde kefil olunan miktarın yazılı olmadığının anlaşıldığından, icra kefilliği geçersiz olup, icra kefiline icra emrinin çıkartılamayacağı- İcra kefaletinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve kefaletin geçerli olup olmadığı konusunda -bu konu hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olduğundan- bilirkişi mütalaası alınarak hüküm tesisinin de yerinde olmadığı-
Davalının taşınmazı üzerinde davacı lehihe tanınan ipotek dava dışı anılan şirketin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak  verilmiş davalının kendi kefaletinin teminatı olarak verilmediğinden, mahkemece  davalının kefaletinin geçerli olacağı-
İcra dairesindeki kefaletler, ilam mahiyetini haiz belgelerden olup ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi şeklinde düzenlenen İIK.'nın 38. maddesine göre ve ilama müstenit takip, son muamele üzerinden 10 sene geçmekle zamanaşımına uğracağı şeklindeki İİK.'nın 39. maddesine göre; somut olayda, davalı-alacaklı tarafından dava dışı şahıs aleyhinde çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılmış, davacı ise haciz sırasında icra kefili olmuş; ancak icra kefaleti, kambiyo senedinden ayrı bir taahhüdü içerdiğinden 818 sayılı BK.'nın 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup icra kefili yönünden, yapılan son işlem tarihinden dava tarihine kadar bu zamanaşımı süresi gerçekleşmemiş olduğundan mahkemece bu yönde bir karar verilmesi gerekeceği-