Şikayetçinin sorumluluğunun, icra kefili olduğu ihtiyati haciz tutanağında yazılı miktar kadar sınırlı olduğu gözetilerek, şikayetçiye gönderilen icra emrinde borç miktarı olarak gösterilen miktarın, kefil olunan miktarın üzerindeki kısmının iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Para borcu ikrarını içeren düzenleme şeklindeki noter senetlerinin ilam niteliğinde sayılabilmeleri için öncelikle noterden düzenleme şeklinde yapılması ve kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermesi gerektiği- Takibe dayanak belgenin kayıtsız şartsız para borcu içerip içermediğinin icra mahkemesi tarafından denetlenebileceği-
Kayıtsız şartsız para borcu ikrarını havi ipotek akit tablosunun İİK'nun 38. maddesinde gösterilen (İlam hükmünü haciz) belgelerden olduğu- Süresiz kurulan ipotek akdinde icra emriyle ödeme için 30 gün süre verildiğinden borçlunun temerrüdünün verilen ödeme süresinin sonunda gerçekleşeceği, temerrüdün gerçekleşeceği tarihe kadar alacaklının ilamda yazılı yıllık faizi talep etme hakkının bulunmadığı-
İİK.’nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletlerin ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olacağı; icra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali isteminin yargılamayı gerektireceğinden, genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptalinin talep edilemeyeceği, mahkemece TBK.'nun 583 ve 584. maddelerine uygun olmayan kefalet sebebiyle sadece icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Kefalet işleminin, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı ve kefalet tarihini, kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmemesi nedeniyle gereğince geçerli olmadığı (TBK. mad. 583), bu durumda, ilam mahiyetindeki belgelerden olmaması sebebiyle, mahkemece, icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekeceği-
Asıl borçlu hakkındaki takip kesinleşmeden haciz sırasında alınan kefalet beyanının geçerli olmadığının ileri sürülerek, icra kefilliğinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurulması halinde, borçlunun başvurusunun bu hali ile İİK.nun 16/2. maddesi kapsamında olup, süreye bağlı olmayacağı-
Fazla ödeme tutarının belirlenmesi ve istirdatı için açılan davada, öncelikle dava tarihi itibariyle davacı aleyhinde başlatılmış bulunan icra takibindeki borçluluk durumu belirlenip davacının fazla ödemede bulunulduğu iddiasının değerlendirilmesi gerekeceği-
İlamlı takibe dayanak yapılan Avukatlık Kanunu'nun 35/A maddesi hükmünce taraflarca imzalandığı bildirilen protokolde yer alan taraf edimleri koşula bağlandığından, bu protokolün ilam olarak kabulü ve ilamlı takipte infaz kabiliyeti bulunmadığı-
İİK.nun 72/6. maddesi gereğince, menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği gibi, davacı “haciz işlemi nedeniyle davacının maaşından kesilen paralar hakkında, davaya istirdat davası olarak devam edilmesi” talebinde de bulunduğundan; takip nedeniyle davacının emekli maaşından kesinti yapılıp yapılmadığı araştırılarak, ödeme yapılmışsa yapılan bu ödemenin istirdatına karar verilmesi gerekeceği-
Asıl borçlu hakkında takip iptal edilmediği sürece icra kefaletin geçerliliğinin devam edeceği- Usulüne uygun icra kefaleti olsa da, hakkında takip yapılan borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline icra emri çıkarılamayacağı gibi, borç miktarının kesinleşmemesi halinde takibin devamının da mümkün olmadığı-