Dava konusu taşınmazlardan birinin yargılama sırasında kısmen kamulaştırılması sonucu ifraz edildiği ve kamulaştırmadan sonra kalan kısmın... Parsel olarak davalı adına tescil edildiği görülmektedir. O halde, doğru sicil oluşturma ilkesi gözetilerek, üzerinde işlem yapma kabiliyeti bulunmayan eski sayılı parsel hakkında infazı mümkün olmayacak şekilde karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Dava, ehliyetsizlik, hile ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece öncelikle ehliyetsizlik iddiası üzerinde durularak oluşacak sonuca göre diğer taleplerin incelenmesi gerekirken bu hususta yeterli araştırma ve soruşturma yapmadan davanın esası hakkında karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Dosya kapsamına ve dinlenen tanık anlatımlarına göre, temlikin mal kaçırma amaçlı yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Dinlenen tanıklar, temlik tarihinden itibaren aradan bu kadar uzun süre geçmesine rağmen olayı tüm yönleriyle hatırlamaları hayatın olağan akışına terstir. Öte yandan, her ne kadar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davalar hak düşürücü süre ya da zamanaşımına tabi değil ise de, aradan 55 yıl geçtikten sonra dava açılmasının da TMK.’nun 2. maddesine aykırılık teşkil edeceği de açıktır. Hal böyle olunca, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Kabul kapsamına alınan taşınmazlarda miras bırakan tarafından taşınmaz ve pay temlikleri ve davacıların miras payları gözetilerek, her bir taşınmazda iptal ve tescili gereken pay miktarı saptanarak hüküm altına alınması gerekeceği-
Davacıların ehliyetsizlik, hile ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayandıkları; davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yönünün olmadığı; hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebebin aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabileceği- Dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması halinde ise, kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı hususları dikkate alındığında öncelikle bu neden üzerinde durulması gerektiği-
Davanın kabul edilmesinde menfaati bulunan mirasçıların beyanları dikkate alındığında, miras bırakanın çekişmeli taşınmazı davalıya temlik etmesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı değil, gerçek satış olduğu görülmektedir. Bu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı, akitte gösterilen bedel ile saptanan gerçek bedel arasında fahiş fark var ise de, bu hususun tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı-
Feragatle ortaya çıkan sonucun buna neden olan rızayı ifsat eden bir sebeple malul olduğu kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından iradesi fesada uğrayan kimseye talep hakkı bahşedeceği-
İhtiyati tedbir, kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki bir koruma olup, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın kesinleşmesiyle birlikte tedbir de kalkacağından aleyhine tedbir kararı verilen kişinin bir zararı oluşur ise tazminat isteyebileceği-
Tarafların miras bırakanının çekişme konusu 12 ada 19 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı eşine temlik ettiği ve temlik tarihinde hukuki ehliyete haiz bulunduğunun Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. İhtisas Kurulu raporuyla saptandığı gibi, anılan temliki işlemin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun da kanıtlanamadığı anlaşılmakla, mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığı-