İddianın ileri sürülüş biçiminden ve dava dilekçesinin içeriğinden, davada ehliyetsizlik ve muris muvazaası ya da tenkis hukuksal nedenlerine dayanıldığı- Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.4.1990 gün ve 1990/1-152-1990/236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı; diğer taraftan hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek, önemine binaen öncelikle incelenmesi gerektiği-
Yapılan yargılama sırasında taşınmazın eldeğiştirmesi nedeniyle ve hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca davacının tapu iptal ve tescil isteğini bedele dönüştürdüğü ve yapılan yargılama sonucunda gerçekleştirilen temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğu belirlenerek tebdil isteği de gözetilmek suretiyle davacının miras payı oranında bedele hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davada ecrimisil isteği de bulunduğu halde mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeksizin bu istek bakımından davanın reddine karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. Miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle zamanaşımı hükümlerinin uygulanacağı açıktır. Davalılardan M süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunmuş, diğer davalılara ise tebligat yapılmasına karşın beyanda bulunmamışlardır. Bu durumda M dışındaki davalıların zamanaşımı def'inde bulunmadıkları gözetilerek bunlar yönünden tenkis isteğinin değerlendirilip ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Gizli bağış olgusunda, 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İ.ları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmayıp; koşulların varlığı halinde tenkis hükümleri uygulanır. Mahkemece tenkis isteği yönünden bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde tapu iptal ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece miras bırakanın alım gücü bulunmayan ve birlikte yaşadığı erkek evladı olan davalıya yapmış olduğu pay temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiğinin kabul edilmesinin gerekeceği-
Adli yardımın, 1086 sayılı HUMK.'nun 465. ila 472. maddelerinde ( 6100 sayılı HMK'nun 334 ila 340.maddelerinde ) düzenlenmiş olup, fakir bir kimsenin bir davanın gerektirdiği oldukça kabarık olan harç ve masrafları karşılayamaması durumunda bu mali külfetten geçici olarak muaf tutulması olduğu-
Davalı taraf savunmasında davaya konu taşınmazı satın aldığını gösterir banka dekontuna dayanmış olup, davacı tarafça bu ödemeye ilişkin bir irade beyanı olmadığı gibi aksi de kanıtlanmamıştır. Bu durumda 01.04.1974 tarih ve ½ Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanması mümkün olmadığından davanın reddine karar gerekirken bu içtihada dayanan mahkeme kararının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Ölünceye kadar bakma akdi ile yapılan temliğin tenkise tabi tutulamayacağı-
Davacı miras payı oranında tescil talep ettiği halde, istek aşılarak dava dışı mirasçılara da pay verilmesi suretiyle tescile hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı-
Miras bırakanın davalıya ne miktarda kazandırmada bulunduğunun o tarih itibariyle belirlenmesi ve belirlenecek bu miktarın murisin ölüm tarihinde ne miktara ulaştığının saptanması, buna göre tenkis değerlendirilmesi yapılması gerekirken, akit tablolarında gösterilen akit bedelleri murisin ölüm tarihine uyarlanarak neticeye gidilmiş olmasının doğru olmadığı-