Davayı kabul eden davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının istisnası ise HUMK'un 94/2. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme gereğince; davayı kabul eden davalının hal ve vaziyeti ile aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermemiş olması, diğer taraftan ilk celse (en geç ilk celse) davayı kabul etmiş olması halinde, davalının yargılama masraflarına mahkum edilemeyeceği, ancak bu iki şartın birlikte mevcut olmasının arandığı-
Muris muvazaasında görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Muris muvazaası iddiasına dayalı davaların, terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terkedildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın M.K`nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılacak davaların temlik alan kayıt maliki aleyhine açılmasının gerekeceği; tapu sicil müdürlüğünün taraf sıfatı olmadığı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar mirasbırakanın mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik etmesi durumunda, muvazaalı işlemden dolayı hakkı zedelenen mirasçısının 1.4.1974 tarih, 1/2 sayılı İ.ları Birleştirme Kararına dayanarak açtığı davalardan olup; bu tür bir davanın temlik alan kişi aleyhine açılacağı kuşkusuz olup, eldeki davada kayıt malikine yöneltilmiş ise de, gereği olmadığı halde tapu sicil müdürlüğünün de davalı gösterildiği; oysa yapılan temlik işleminde tapu sicil müdürlüğünün bir dahli veya kusuru söz konusu olamayacağı-
Miras bırakanın çekişme konusu 448, 449, 466, 468 ve 483 parsel sayılı taşınmazlarda adına intikal eden paylarını resmi akitle davalıya satış suretiyle yaptığı temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve mahkemece benimsenmek suretiyle davacılar adına payları oranında tapu iptal ve tescile karar verilmiş olmasında bir isabetsizliğin olmadığı-
Davadaki isteğin davacıların miras payına ilişkin bulunduğu halde, 1086 sayılı HUMK'nun 74. maddesi ( Yeni 6100 Sayılı HMK'nun 26. maddesi ) hükmü gözardı edilerek, muris (ölü kişi) adına tescil kararı verilmek suretiyle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Kural olarak saklı paya el atıldığından söz edebilmek için terekenin(temlik içi- temlik dışı)tümüyle bilinmesi gerekirse de; Tarafların delillerini bildirmeleri ve mahkemece düzenlenen ‘Tenkis Hesap Tutanağının taraflara tebliğinden sonra, taraf vekillerinin itirazlarını belirtmedikleri gibi taraf vekillerince dava konusu taşınmazlar dışında murise ait herhangi bir mal varlığının bulunmadığı beyanı karşısında, mahkemenin ayrıca terekenin aktif ve pasifini araştırmadan sonuca gitmesinin yerinde olacağı-
Diğer mirasçıların usulünce temsil ya da katılımının sağlanması, taraf teşkili böylece tamamlandıktan sonra, inançlı işlem (nam-ı müstear) hükümlerine göre taraf delilleri toplanarak, uyuşmazlığın esası hakkında yukarıda açıklanan düzenleme ve ilkeler de gözetilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, somut olay yönünden uygulama yeri olmayan mirasta iade hükümlerine göre karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-