Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesinin büyük önem taşıdığı; bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk olduğu-
Murisin bekar olduğu, davalıların anne ve babası ile birlikte aynı binada altlı üstlü oturduğu, kanser hastası olduğu, ölümüne kadar murisle davalıların ilgilendikleri; aynı apartmanda oturan ve tanık olarak dinlenen kişilerin beyanları da davalıların savunmalarını teyit eder nitelikte olduğundan miras bırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirastan mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği-
Muris muvazaası kanıtlandığında işlemin baştan itibaren hüküm ifade etmeyeceği, davacının mirasın intikaliyle birlikte hak sahibi olacağı ve kayıt maliki olunmayan döneme ilişkin ecrimisil de istenebileceği-
Murisin ölüm tarihinden 3 yıl önce rahatsızlanıp bakıma muhtaç hale geldiği, öldüğünde 90 yaşında olan murisin gerek sağlık yönünden gerekse beşeri, her türlü ihtiyaçlarının davalı tarafından karşılandığı, ayrıca yine davalı tarafından bakıcı tutulmak suretiyle murisin bakımının da temin edildiği; satış bedelinin mutlaka para olması zorunlu olmayıp semenin belirli bir hizmet veya başka türlü bir yardım da olabilmesi mümkün olduğundan mirasbırakanın davalıya yapmış olduğu pay temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığının kabul edilemeyeceği-
Türk Medeni Kanunun 560 ile 571. maddesi aralarında öngörülen tenkis davaları miras bırakanın bağış gibi sağlararası vasiyet ve miras mukavelesi şeklindeki yapmış olduğu ölüme bağlı tasarruflarına ilişkin olup; miras bırakanın temlikinin bahis konusu edilen işlemlerden olmadığı, aksine satış şeklinde gerçekleştirildiği kayden sabit olduğundan böylesi bir temlikin ise koşullarının varlığı halinde 1.4.1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarıca muris muvazaasına tabi olacağı-
Davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değerinin belirlenmesi ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı tarafın, yargılama sırasında verilen dilekçelerinde ve duruşmalarda alınan beyanlarında ıslah ibaresine yer vermesi bir usul işlemi ıslah anlamında olmayıp müphem olan dava dilekçesinin açıklanması niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Muris muvazaası istekli davalarda miras bırakanın gerçek irade ve amacının tespiti; keşif dışında, dinlenen tanık beyanları ve diğer tüm delilerin yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi ile de mümkün olup; keşfen saptanarak taşınmaz değerleri ile akitte gösterilen bedeller arasında farklılık bulunmasının tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı-
Dava miras payları oranında iptal tescil isteğine yönelik olduğuna göre çekişme konusu ½ paydan davacıların miras payı oranında iptal tesciline karar verilmesi gerekirken dava dışı mirasçıları da kapsar şekilde, 6100 sayılı HMK'nun 26. maddesi hükmü (HUMK'nun 74. maddesi hükmü) gözetilmeksizin, istek dışına çıkılarak yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İ.ları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı-