Ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması nedeni ile kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi, bu nedenle hukuki ehliyeti haiz olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekeceği-
Davalının miras bırakandan edindiği payların davacının miras payı oranında iptaline karar verilmesi gerektiği ve dava konusu olmayan payların iptal kapsamına alınamayacağı-
Davalı yanın alış gücünün olup olmadığı ve satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağı, tanıkların mirasbırakana ödendiğini ifade ettikleri bedeller ile gerçek değerler arasında da fahiş fark bulunmadığı, bu nedenle mirasbırakan tarafından yapılan temlikin mal kaçırma amacıyla yapılmadığı-
Fiil ehliyetinin başlıca koşulunun, ergin olmak ve ayırt etme gücü olduğu, ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması; kişiye, eylem ve işleme göre değişmesinden sebeple, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasının gerekeceği-
Tenkis isteğine ilişkin davada; hükme esas alınan bilirkişi raporunda tenkis hesabı yapılırken anılan bağımsız bölümlere ait arsa payına ilişkin parasal değerin hesaba dahil edildiği, davaya konu bağımsız bölümler ve arsa payları dahil edilmeden tenkis hesabının yapılması ve oluşacak duruma göre hüküm kurulmasının gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın ½ payının mirasbırakan tarafından, kendisine ve kardeşine bakılmasından dolayı minnet duygusu ile davalıya temlik edildiğinin anlaşıldığı, bu nedenle miras bırakanın gerçek amaç ve iradesinin mirastan mal kaçırmak olmadığı-
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkin davada; taşınmazın gerçek değerini saptayan bilirkişi raporunda, değerler arasında açık ve aşırı fark bulunduğu, taşınmazını temlik etmesine karşın miras bırakanın çekişmeli taşınmazda ölünceye kadar oturmaya devam ettiği ve miras bırakanın satıma ihtiyacının bulunmadığı, ayrıca ilk eşinden olan çocuklarından mal kaçırmak amacıyla yeğeni olan davalıya bu taşınmazını gerçekte bağışladığı ancak resmi işlemin satış şeklinde yapıldığı, bu nedenlerle işlemin bedelsiz ve danışıklı olduğu-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı, tapu iptal ve mirasçılar adına tescil isteğine ilişkin davada; dava konusu taşınmazlarda davalının mirasbırakandan edindiği payların, davacının miras payı oranında iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği-Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK 706, TBK 237. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar sonucunda verilen kararlar, yenilik doğurucu değil açıklayıcı nitelik taşımakta olup, bu kararların mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle hüküm ve sonuçlarını doğuracağı-