Davacının, şahsi hakkına dayanarak ileride açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla açtığı muvazaa nedeniyle tapu iptali isteğine ilişkin davada, davacının böyle bir davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekeceği ve uyuşmazlığın çözüm yerinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK'nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemeler olacağı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan davalarda zamanaşımı ve hak düşürücü süre söz konusu değil ise de; mirasbırakanın öldüğü 1991 yılından davanın açıldığı tarihe kadarki süre boyunca dava açılmamasının Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmüyle bağdaşmadığı, çekişmeye konu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verileceği-
Murisin 1913 doğumlu olup, yaşlılıktan kaynaklanan hastalıklarının bulunduğu, miras bırakanın eşinin 1993 yılında öldüğü, murisinin, gelini davalı ve oğlu ile aynı avlu içinde farklı evlerde yaşadıkları, murisin bakımı, yeme içme, temizliği ve ihtiyaçlarının giderilmesini yıllardır gelini davalının yaptığı, miras bırakanın dava konusu taşınmazı temlikinde gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisi ile ilgilenen, bakımını yapıp, ihtiyaçlarını karşılayan gelinine duyduğu minnet sonucu devri yaptığının kabulü gerekeceği, diğer taraftan, akitte gösterilen bedel ile gerçek bedel arasında fahiş fark var ise de, bu hususun tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı-
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekeceği-
Ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağı, karşı tarafın iyi niyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı, miras bırakanın temliklerin yapıldığı tarihlerde ehliyetli olup olmadığının Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile saptanması gerekeceği-
Mirasçılar tarafından davalı S.'e yapılan temliklerin muvazaalı olması nedeniyle iptal edilerek temlik eden mirasçılar adına tesciline karar verilmesi isteminde, mahkemece, "işlemlerin danışıklı olduğunun ispatlanamadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dosya içeriği ve toplanan belgelerden davacı ile davalının kardeş oldukları ve ortak miras bırakanlarının kızından mal kaçırmak amacıyla temliklerin yapıldığının tespiti ile davanın kabul edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Miras bırakanın yapmış olduğu vasiyetname ile davacının saklı payının ihlal edildiği, ilk bozma ilamından önce belirlenen tenkis bedeli üzerinden davalı yararına kazanılmış hak oluştuğu; belirlenen bu bedelin de bozmadan sonra davacı yana ödendiği anlaşıldığına göre, tenkis isteği bakımından “ Karar verilmesine yer olmadığına ” şeklinde hüküm kurulması gerekeceği-