İcra dosyası içeriğinden borçlunun alacağa yeterli taşınır ve taşınmaz malının bulunmadığı ve karar düzeltme aşamasında sunulan haciz tutanağının İİK. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davanın esasına girilmesi gerektiği- Borca karşılık olarak yapılan devrin İİK. mad. 279/2-2 gereğince iptali gerektiği- Kötü niyeti ispatlanmayan dördüncü kişiler hakkındaki tasarrufun iptali davasının reddine ve bu durumda davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminatla (alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde) sorumlu tutulması gerektiği-
Mahkemece, davalı üçüncü kişi ile davalı borçlunun kardeş olduğu, davalı dördüncü kişi ile de davalı üçüncü kişinin de akraba olduklarının anlaşılmasına göre davalı dördüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olup olmadığı tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, davalı dördüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilen kişi olduğunun(kötü niyetli olduğunun) anlaşılmasına göre davanın kabulüne, tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesi, davalı dördüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun anlaşılamaması(iyi niyetli olması) halinde davalı dördüncü kişi yönünden davanın reddine, davalı üçüncü kişi yönünden ise dava konusu gayrimenkulü davalı dördüncü kişiye devredildiği tarihteki gerçek değeri belirlenerek davalı davalı üçüncü kişinin tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiği-
Menfi tesbit davası açan davalılar, yönünden, bozulan ancak henüz kesinleşmemiş olan bu davanın tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılması gerektiği- Hakkındaki takip kesinleşen ve menfi tesbit davası açmayan borçlu yönünden ön sorun bulunmadığı- Davalı borçlu hakim ortağı olduğu bankayı zarara uğrattığı gerekçesi ile banka BDDK'ya devredilmiş ve davalı borçlunun mallarına TMSF tarafından el konulmuş ve davalı üçüncü kişi TMSF ile anlaşarak borçluya ait değişik medya kuruluşlarını işletmek üzere lisans hakkını almış ,daha sonra gelişen olaylar nedeni ile borçlu TMSF'ye şikayet dilekçisi vererek, TMSF'nin bilgisi dışında davalı üçüncü kişiyle anlaşmalar yapıldığını belirterek, bu sözleşmeleri TMSF'ye sunmuş olup davalı borçluya ait mal varlıklarının davalı üçüncü kişiye ait şirketlere aktarılarak bir birlik oluşturduğu, tarafların eşit yönetim ve eşit hisse devrinden söz edilen sözlemeler yaptığı anlaşıldığından, taraflar arasında bir tasarruf işleminin olmadığından söz edilmesinin mümkün olmadığı- Borçlu ve grubuna ait borçlardan dolayı satış sonucu yapılan sıra cetveline göre artan bir paranın kalmadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptali istemi ile açılan davanın konusu kalmadığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davanın konusuz kalması halinde hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderini takdir ve hükmetmeyeceğinden, davalı borçlu ile ilgili davanın ön koşulları mevcut olup davalı üçüncü kişi ile yapılan işlemlerin mal kaçırma amacı ile yapıldığından ve bu hali ile davacının haklı olduğu anlaşıldığından yargılama giderinin buna göre belirlenmesi gerektiği- Davacı alacaklı iki ayrı takip dosyasından, borçlular aleyhine takip yapığından ve görünürde tasarrufun sadece gerçek kişi borçlu tarafından yapıldığı düşünülse de, dosya içerisinde mevcut belgeler ve TMSF tarafından alınan karar ve protokollerden borçlu şirketin hakim ortağı gerçek kişi borçlu olup, yapılan devir işlemlerinin bu iki şirketin isminin geçtiği ve davalı üçüncü kişinin sözleşmede imzası bulunan ve kendi grubu adına, karar verip imza atan kişi olması nedeni ile davacı alacaklının davalılara husumet yöneltmesinde bir sorun olmadığı-
6183 sayılı Yasa'nın 24. ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkin davada, davalı şirket tarafından davalı üçüncü kişiye ödenen miktarın tespiti ile bu miktarın davacı idarenin vergi alacağını geçmemek üzere davalı üçüncü kişiden tahsili ile davacı idareye verilmesine, alacağın temliki işlemi nedeniyle davalı şirket tarafından davalı üçüncü kişiye henüz ödenmeyen miktar varsa bu miktar üzerinde davacı idareye vergi alacağını geçmemek üzere haciz yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Kesin hükmün varlığı için, her iki davanın taraflarının, müddeabihin ve dava sebebinin aynı olması gerektiği- "Katkı payı alacağına ilişkin hükmedilecek tazminatı ödememek amacıyla taşınmazın davalı tarafından danışıklı olarak diğer davalıya devredildiği" iddiasıyla açılan davada, satışın danışıklı olduğunun kanıtlanması durumunda davacının, satışa konu edilen maldan alacağının tahsili için yararlanabileceği; davacının bu hakkı, "ayni" değil, "şahsi" bir sonuç doğuracağından, "tapunun iptaline" değil, İİK. mad. 283/1 gereğince, "iptal ve tescile gerek olmaksızın, davacıya, taşınmazın haciz ve satışını isteyebilme hakkı tanınmasına" karar verilmesi gerektiği- Boşanma davasının karara bağlanmasından bir hafta sonra, çok düşük bir bedelle, hiçbir işi olmayan yeğeni diğer davalıya "satış göstererek" tapudan yapılan devrin katkı payı alacağından kurtulmaya yönelik olarak muvazaalı yapıldığı- "Davanın BK’nın 18. (TBK.nın 19.) maddesine göre açılan tasarrufun iptali davası niteliği taşıdığı ve taleple bağlılık ilkesi gereğince de İİK. 277 vd.na göre açılan tasarrufun iptali davası niteliğini taşımaması nedeniyle, İİK. mad. 283/1-2 uyarınca karar verilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Üçüncü kişinin mal veya hakkı dava sırasında elinden çıkarması veya elin çıkardığının dava sırasında öğrenilmesi halinde davanın ıslahına gerek olmadan davacı alacaklının davaya bedel davası olarak devam edilmesini isteyebileceği veya devralan 4. kişiyi davaya dahil ederek davaya devam edebileceği-
Mahkemece dava konusu aracın davalı tarafından dava dışı kişilere devredilmiş olup olmadığı araştırılıp tespit edilmediğinden ve davacıdan aracın devredildiği dava dışı kişileri davaya dahil edip etmeyeceği ya da İİK'nun 283/2 maddesine göre davasını bedele dönüştürüp dönüştürmediği sorulmadığından, mahkemece, aracın devredildiği dava dışı kişileri tespit ederek, davacıdan bu kişileri davaya dahil edip etmeyeceği ya da İİK'nun 283/2 maddesine göre davasını bedele dönüştürüp dönüştürmediği sorularak, davaya dahili istenildiğinde, taraf teşkilini tamamlamak aksi durumda ise bedele dönüşme halinde davalı üçüncü kişinin tasarrufa konu aracı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve davacının alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi yönünde karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece İİK'nın 283/1 madde hükmü de göz önüne alınarak davacının dava konusu takip dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle (taleple bağlı kalınarak) sınırlı olarak dava konusu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden hüküm tesisinin isabetli olmadığı-
Borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye ve daha sonra da davalı dördüncü kişiye satılan taşınmaz, dördüncü kişinin elinde iken, cebri icra yolu ile dava dışı şahsa ihale edildiğinden, cebri icra dosyası dosya içerisine alınarak, ihalenin ne şekilde yapıldığı, davalı 4. kişi ile ilgili yasal işlem yapılıp yapılmadığı, davalı 4. kişiye usule uygun tebligatların yapılıp yapılmadığı, ihalenin feshi davasının açılıp açılmadığı hususları da tartışıldıktan sonra, cebri icradan satış sonucu dava konusu gayrimenkulü satın alan dava dışı şahıs karşısında davalı 4. kişinin kötü niyetinin tartışılarak karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmasına rağmen, karar yerinde ilgili yasa maddeleri tartışılmadan, taşınmazların gerçek değeri ile tapuda yazılı satış bedelleri arasında fahiş fark bulunduğu, davalılar arasında akrabalık tespit edilemediği, davalıların bir kısmının komşu oldukları, ancak 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerindeki şartların oluşuğu şeklinde eksik gerekçeyle davanın hangi gerekçe ile kabul edildiği tartışılmadan karar verilmesi isabetli olmamakla birlikte tasarrufun iptali talep edilen taşınmazın tapuda gerçekleşen ......... tarihli ve .......... yevmiye numaralı satışında birden fazla davalıya satış yapılmasına rağmen yazılı şekilde infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesinin isabetli olmadığı- Tapu kayıtlarından, dava konusu taşınmazın davalı borçlu tarafından davalı üçüncüye, ondan da dava dışı şahsa devredildiğinin anlaşıldığı, bu durumda mahkemece davacı alacaklı tarafından 4. kişi konumundaki kişinin kötü niyetli olduğunun ileri sürülmesi halinde adı geçenin davaya dahil edilip edilmeyeceği hususunda seçimlik hakkının hatırlatılması, davaya dahil ettiği taktirde 4. kişiye tebligat yapılarak ve davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, aksi halde üçüncü kişi yönünden davanın tazminata dönüştüğü kabul edilerek iptal koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesinin isabetsiz olduğu-