Muvazaaya dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesine ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- TBK.m. 19'a dayalı tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, iptali istenen tasarrufun, takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gerektiği-
İptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapılmış olması gerekçesiyle davanın reddi gerektiği-
İş kazası sonucu malul kalan çalışanın çalıştığı şirket ait tüm araçların satılarak içinin boşaltıldığı, tasfiye kararı alınan şirkette tasfiye memurunun şirket mevcudunu azaltmak suçundan ceza aldığını, açılan tasarrufun iptali davasının (kısmen) kabulüne karar verildiğini, davalıların şirketin içini boşaltmalarından sonra aynı adreste aynı amaçlı kurulan şirket aleyhine başlatılan takipte yetkiye ve borca itirazlar edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini istemiş olup davalılara isnat edilen mal kaçıma eylemleri haksız fiil niteliğinde olduğundan, ve haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili (HMK. 16) olduğundan, davacıların kendi yerleşim yeri icra müdürlüğünde takip yapabileceği; "takibin davalıların ikametgahında yapılması gerektiği" görüşü ile  "sorumluluk davasın(TTK 553),  TTK. 561 uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesinde açılacağından, davacıların ikamethagında açılan takibin yetkisiz yerde açılmış olduğu" görüşünün isabetsiz olduğu-
Davacının, davasına tazminat davası olarak devam edeceğini belirtmesi durumda İİK. mad. 283/II gereğince, taşınmazın davalı üçüncü kişinin elinden çıkardığı tarihteki değerleri üzerinden ve aciz belgesinde yazılan miktarı geçmeyecek şekilde bedelinin davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerektiği- İhale ile bir başkasına satılmış olan taşınmazlar yönünden, satış yapılan ihale dosyalarında bu satışlar ile dosya borcunu karşılayıp karşılamadığı araştırılarak, karşılamaması halinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bir bedel kalmış ise bu bedelin alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği- Borcun doğumundan önce borçlu tarafından dava dışı bir başkasına satılan taşınmaz yönünden tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilemeyeceği- Davacının alacağı aciz belgesi ile belirlendiğinden, iptal edilen kısımlar yönünden bu bedel ile sınırlı olarak davacı alacaklıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerektiği- Hakkındaki tasarrufun iptali davası kısmen red olunan davalı lehine red edilen kısım yönünden vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Taraf teşkilinin yargılamanın her aşamasında res'en dikkate alınması gerektiği- Tapu kayıtlarına göre, kararda yer alan bağımsız bölüm ile davanın tarafları arasında bir uyumsuzluk bulunmadığı- HMK 31 gereğince davacı vekilinden dava konusu yapılan bağımsız bölüm ve hangi borçlu ile ilgili olarak davanın açıldığının sorulup bu hususun net olarak açığa kavuşturulmasından sonra, gerektiğinde ıslah sureti ile dava dilekçesinde dava konusu bağımsız bölüm ile ilgili olarak varsa maddi hatanın düzeltilmesi ve belirtilecek dava konusuna göre taraf teşekkülünün sağlanması, eksik harç varsa tamamlatırılarak karar verilmesi gerektiği-
Davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, muvazaanın; "taraflarının üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerinde uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları" olduğu, tarafların ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından, ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmayacağı, muvazaada görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklanmakta olduğu, hayatın olağan akışına göre de alt soy - üst soy arasındaki tasarrufların çoğunlukla bağış olarak kabul edilmesi gerektiği, dava konusu taşınmazın güncel tapu kayıtları incelendikten sonra İİK. 283. maddesi kıyasen uygulanarak davalı adına olan kaydın iptaline mahal olmadan davacıya dava konusu taşınmaz üzerinde alacak ve ferileriyle sınırlı olmak kaydıyla haciz ve satış isteyebilmesi yönünde hüküm kurulması gerekeceği-
HMK'nın 33.maddesine göre hakimin, Türk Hukukunu resen uygulamak zorunda olduğu; bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu- Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu bulunmadığı- Başka bir ifade ile hakimin, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla yükümlü olduğu- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1. ve 2. maddesi kıyasen uygulanarak 'iptal ve tescile gerek olmaksızın' davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği-
Davalı üçüncü kişi, davalı borçlu şirketin yetkilisinin yeğeni olduğundan, tasarrufun, İİK. mad. 280 gereğince iptale tabi olduğu- Dava konusu araç, davalı üçüncü kişinin borçları nedeniyle ihalede satılmış olduğundan; takip dosyasındaki ihale bedelinin, davalı üçüncü kişiden davacı tarafından yapılan icra takip dosyasındaki alacak miktarı ile sınırlı olarak tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için; alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması, borcun tasarruftan önce doğması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin bulunması gerektiği- Davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı-
Satışı yapılan taşınmaz için alacaklının daha önce açmış bulunduğu tasarrufun iptali davası sonucunda verilen kararın, ihale tarihinden önce kaldırıldığı hususunun fesih sebebi olarak kabul edilemeyeceği-