Alacaklının tek taraflı olarak düzenlediği sözleşmeye dayalı faturanın tek başına alacağın varlığı için "yaklaşık ispat"ı oluşturmadığından ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı-
TBK 19'e dayalı iptal davasında, harcı yatırılarak dava konusu edilmeyen davalının nam-ı müstear yoluyla edinmiş olduğu tüm malvarlığı (menkul, gayrimenkul ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklar) üzerine ihtiyati haciz konulmasının mümkün olmadığı- Zaten hacizli olup istihkak davasında konu edilen mallara yeniden ihtiyati haciz konulmasında hukuki yararın da bulunmadığı-
Dosya içeriğine göre; davacı talebinin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik olduğu, çoğun içinde az da vardır kuralı gereği ihtiyati tedbir talebi içinde ihtiyati haciz talebi de olduğu ve İİK'nun 257 ve devamı maddeleri ile İİK'nun 281. maddesindeki şartların oluştuğu anlaşıldığından; Davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda; davanın TBK 19. maddesinden kaynaklı tasarrufun iptali davası olduğu da gözetilerek, dava konusu  taşınmazlar üzerine,  teminat ile konulan ihtiyati haczin dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun olduğu-
Türk Borçlar Kanunun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin davada, davacının, davalı S. E.'den alacağının ve alacak miktarının belli olmadığı, yargılamayı gerektirdiği, İİK'nun 257. vd. maddelerinde belirtilen ihtiyati haciz  şartlarının oluşmadığı, ilk derece mahkemesince itirazın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı tarafından davalıya .... tarihlerinde havale gönderildiği, dekontlarda "... ada ... parsel ... numaralı bağımsız bölüm açıklaması olduğu" ve dava konusu dairenin tapusunun davacıya verilmediği gözetildiğinde havale konusu miktar bakımından ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispat bulunduğu-
Davanın, TBK 19 maddesine dayalı muvazaalı tasarrufun iptali ile cebri icra yetkisi verilmesi  istemine ilişkin olduğu- İhtiyati haciz HMK'nın  406/2 maddesinde  geçici  hukuki  koruma olarak  kabul edilmiş, ihtiyati  haciz  şartları  ve etkileri ise  İİK'nın  257. maddesinde  düzenlenmiş olduğu- İhtiyati  tedbirde asıl olan  ihtiyati  tedbire  esas   olan  bir  hakkın  bulunması  ve  bir ihtiyati  tedbir sebebinin ortaya  çıkması olduğu- Davacının amacının, para alacağını tahsil etmek olduğu; ihtiyati  haczin amacının  sadece  teminat olduğu; bu nedenle  bir para alacağının  korunması için ihtiyati  tedbir yoluna değil, ihtiyati  haciz yoluna  başvurabileceği de yukarıda  belirtilen  yasal  düzenleme  gereği olduğu- Davacı her  ne  kadar dava dilekçesinde ihtiyati  tedbir istemiş ise de, davacının amacı para alacağını teminat altına almak olduğuna göre, HMK 33. maddesi ve İİK 281/2.maddesi gereğince  uygulanacak  hukuk normunun resen hakimce  tespit edilmesi ve uygulanması hakime aittir ilkesi gereğince talep  hakkında  ihtiyati  haciz  hükümlerinin  uygulanması  ve  bu hükümler çerçevesinde  talebin değerlendirilmesi gerektiği- Davanın TBK 19. maddesinden kaynaklı tasarrufun iptali davası olduğu da gözetilerek, dava konusu  taşınmaz üzerine, mahkemesince ilerde arttırılıp eksiltmek üzere belirlenecek teminat ile  ihtiyati haciz konulmasına karar  verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Somut uyuşmazlıkta; şikayete konu edilen ihtiyati haciz kararının İİK'nın 281/2. maddesine göre verilmiş olup, gerçekte ihtiyati tedbir niteliğinde bir karar olduğunun ve bu suretle İİK'nın 264/3. maddesi hükmü burada uygulanmayacağından, tasarrufun iptali davasının davacısı olan alacaklının, ihtiyati haczin dayanağı olan ilamı bir aylık süre içinde icra dairesine ibraz etme zorunluluğu bulunmadığının, öte yandan, tasarrufun iptali davasında verilen ihtiyati hacizlerin, söz konusu davanın kabulüne ilişkin karar tarihi olan 11.05.2006 itibariyle kesin hacze dönüştüğünün ve bu tarih itibariyle uygulanması gereken iki yıllık süre dolmadan 14.09.2007 tarihinde yapılan satış talebinin yasal sürede olduğu-
TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı  iptal istemine ilişkin davada dosya içeriğine göre; İİK'nun 257 vd. maddeleri ile İİK'nun 281. maddesindeki şartların ve yaklaşık ispat şartının oluşmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
İlk Derece Mahkemesince tasarrufun iptali talep edilen taşınmazların davalılar adına kayıtlı olup olmadığının araştırılarak, davalılar adına kayıtlı olduğunun tespit edilmesi halinde davalılar aleyhinde başlatılan icra takibi bulunduğundan yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu göz önüne alınarak,  İİK'nın 257 vd. maddeleri ile İİK'nın 281. maddeleri gereğince davacının ihtiyati haciz talebinin dosya kapsamına uygun teminat karşılığı kabulüne karar verilmesi gerekeceği-