İstinaf kanun yoluna başvuran tarafın alacaklı olduğu, diğer tarafın istinaf isteminin bulunmadığı, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince resen (borçlu lehine) para cezasına hükmedilerek alacaklı aleyhine durum yaratılması mümkün olmadığı gibi kabule göre de İİK'nun 170/son maddesine göre borçlu lehine olacak şekilde para cezasına hükmedilmesinin de mümkün olmadığı anlaşıldığından kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Hükme esas alınan Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından düzenlenen rapor ile ......... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görülmekte olan menfi tespit davasında alınan, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen rapor arasında çelişki oluştuğu gibi, her iki rapor da resmi kurumların talebi üzerine alındığından, raporlardan birinin diğerine üstünlüğünün kabul edilemeyeceği- Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında; borçlular tarafından ileri sürülen yeni delillerin değerlendirilemeyeceği belirtilmiş ise de; yasal süresi içerisinde süre tutum ve gerekçeli istinaf dilekçelerinin sunulduğu, istinaf dilekçesine ek olarak sunulan ......... tarihli dilekçe ekinde ibraz edilen Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan raporun tarihi ............ olup, raporun öğrenilme tarihine göre daha önceden sunulmasının mümkün olmadığı- Fizik İhtisas Dairesi ve Trafik İhtisas Dairesi’nin raporlarının Adlî Tıp Üst Kurullarında incelemeye alınamayacağı, bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde mahkeme veya Cumhuriyet savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporların, ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince inceleneceği ve kesin olarak karara bağlanacağı- Bölge Adliye Mahkemesince yapılması gereken işin, aynı zamanda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’ndan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi olduğu-
Takibe konu çek üzerinde, şirketin kaşe ve imzasının dışında, keşidecinin adı ve soyadı bölümünde açıkça borçlunun ismi yazılarak, üzerine ayrıca imza atılmak suretiyle çek keşide edildiği, işbu hali ile keşideci bölümünde şirket temsilcisi borçlu ....... elinden çıkmış iki imzanın bulunması halinde, imzalardan şirket kaşesi üzerine atılanın şirketi, açığa atılan diğer imzanın ise imza sahibinin şahsı adına atılmış olduğunun ve aleyhine takip başlatılabileceğinin kabulünün zorunlu olduğu, bunun yanında yine aynı çek üzerinde avalimdir yazısı ile imzanın da yer aldığı da görüldüğünden, Bölge Adliye Mahkemesince; borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddi gerekeceği-
Usulsüz tebligat şikayetlerine ilişkin kararların infazı için kesinleşmesinin gerekmediği- Ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verildiğine göre, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerektiği- Ödeme emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersiz olduğu-
Dosyada bulunan her üç raporda, imzanın borçluların eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüşün bildirilmediği, mahkemece, bu raporlar hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, kesin kanaat bildirmeyen mevcut raporlara göre sonuca gidilemeyeceğinden, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak ilk derece mahkemesince bilirkişi raporlarındaki çelişkili tespitlerin giderilmesi için yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı tarafından bilirkişi raporuna karşı verilen itiraz dilekçesi ile yeni bir rapor alınması talebinde bulunulması üzerine, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemeleri’nce mevcut raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle söz konusu rapora göre karar verildiği anlaşılmakta ise de; mahkemece mukayese belgelerin temini için kurumlara yazılan müzekkerelerde takip konusu bononun düzenleme tarihi belirtilmeden borçlunun imzasının bulunduğu belgelerin istendiğinin görüldüğü, buna göre; mahkemece alacaklı tarafından, mukayese belgelerin bulunduğu bildirilen yerlere yazılan müzekkerelerde, takip dayanağı bononun keşide tarihi yazılarak bu tarihten önceki tarihli belge asıllarının istenmesi suretiyle mukayese belgelerin dosyaya kazandırılması ve bunlarla birlikte huzurda borçludan alınan imza örneklerinin tamamı üzerinde, üç kişilik bir bilirkişi heyetine yaptırılacak inceleme neticesinde alınacak raporun sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Hüküm kesinleşmeden davacının davasını geri aldığı davalının ise açık rıza gösterdiği anlaşıldığından, davacının davanın geri alınmasına ilişkin beyanı ve davalının açık rızası gözetilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi amacıyla bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ile ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekeceği-
İtiraz üzerine takibin muvakkaten durdurulduğu, bilirkişi incelemesi sonucunda borçlunun imzaya itirazının reddine karar verildiği ve alacaklının tazminat talebinde bulunduğu görüldüğünden, İlk Derece Mahkemesince, borçlu hakkında asıl alacak miktarı üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekirken maddi hataya dayalı olarak takip konusu alacak miktarı esas alınmak suretiyle yazılı şekilde tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Mahkemece, ........ Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü'nden alınan rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceği, bu durumda, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Usul ve yasaya uygun olup kesin kanaat içeren bahsi geçen raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu, buna göre Bölge Adliye Mahkemesinin raporlar arasında çelişki olduğundan bahisle yeni bir rapor alınması gerektiğine ilişkin değerlendirmesi sonucunda alınan üçüncü raporun gereksiz olduğu anlaşıldığından, imzanın borçluya ait olduğuna dair kesin kanaat bildiren rapor doğrultusunda itirazın reddi gerekeceği-