İlk derece mahkemesince imza asıllarını içeren belgeler temin edilip, bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi raporunun gerekçeli, kapsamlı ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, istinaf dilekçesinde davalı alacaklı müvekkilinin kötüniyetli olmadığını bu nedenle aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceğini ileri sürmüş ise de takip dayanağı senette davacının keşideci olarak yer aldığı, davalı alacaklının lehtar konumunda olduğu, birebir ilişki bulunduğu için davalı alacaklının senedi huzurda imzalatma yükümlülüğünün bulunduğu, kötüniyetli olmasa bile ağır kusurlu sayılacağı-
Basit yargılama usulüne tabi davaların, işlemden kaldırılıp yenilendikten sonra takipsiz bırakılması halinde davanın açılmamış sayılacağı-
Bononun sahte olarak düzenlendiğine ilişkin iddianın icra mahkemesince incelenmeyeceği-
Bilirkişi raporunun kesin kanaat bildirdiği, hükme dayanak yapmaya elverişli olduğu, borçlunun borca itirazını İİK'nin 169/ a maddesi uyarınca ispatlayamadığı, dava dilekçesinde ileri sürülmeyen teminat senedi iddiasının istinaf aşamasında dinlenemeyeceği, kamu düzenine aykırılık bulunmayan İlk Derece Mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu-
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi'nin ortadan kaldırma kararı öncesi mahkemece grafoloji uzmanından alınan 19.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda inceleme konusu borçlu imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyısla ".............'in eli ürünü olmadığı" kanaatine varıldığının bildirildiği, bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiğinin, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunduğunun, ortadan kaldırma ve iade kararı sonrası, İstinaf ilamı doğrultusunda imza incelemesi yapılması için dosyanın ATK'ya gönderildiğinin, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın ............. tarihli müzekkeresi ekindeki bilirkişi raporunda; söz konusu imzanın "............'in eli ürünü olduğu" kanaatine varıldığının bildirildiği, raporun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiğinin, bu rapora borçlu vekilinin hüküm kurmaya elverişli olmadığını ve yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini ileri sürerek itiraz ettiğinin görüldüğü, Mahkemece Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın reddine karar verilmiş ise de, raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından bu rapora itibar edilerek sonuca gidilemeyeceği, Zira Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-282 sayılı kararı). Bu durumda ilk alınan rapor ile Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor arasında çelişki bulunduğu, davacı-borçlu tarafından çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasının talep edildiği görülmekle, Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporun da ilk rapora üstünlük sağlamayacağı gözetildiğinde raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Bilirkişi incelemesi için yatırılması gereken 300 TL ve 50 TL posta giderinin yatırılması için davalı alacaklıya iki haftalık kesin süre verildiği, kesin sürede eksikliğin giderilmediği, imzaya itirazda ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu, bu nedenle imzanın borçluya ait olduğunun ispatlanamadığı gerekçesi ile imza itirazının kabulüne borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesinin yerinde olduğu-
Takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun konusunda uzman bilirkişi tarafından, yeteri kadar mukayeseye esas evrak aslı celp edildikten sonra, incelemenin gerektirdiği cihazlar kullanılarak hazırlandığı, raporun fotoğraflarla da desteklendiği, bu hali ile bilirkişi raporunun hükme dayanak yapmaya elverişli olduğu, her ne kadar alacaklı tarafından raporun Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarında incelendiği, borçlunun da Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışması nedeniyle raporun hükme esas alınamayacağı ileri sürülmüş ise de; bilirkişinin reddi nedenlerinin bulunmadığı, HMK hükümlerine uygun şekilde de bilirkişinin reddedilmediği, salt bu yöndeki iddianın raporun geçersizliği sonucunu doğurmayacağı-
Bilirkişi raporunda senetlerdeki imzaların borçlu şirket yetkilisine ait olmadığı hususunda kesin kanaat bildirildiği soruşturma dosyası ile dava dışı kişilerce açılan çek iptali davaları incelenmeden karar verildiği ve borçlunun kötü niyetli olduğu ileri sürülmüş ise de imza itirazı ile sınırlı inceleme yapması gereken dar yetkili icra mahkemesinde anılan hususların tartışılamayacağı-
Senedin ödeyecek bölümüne tersim olunmuş imzanın borçlu elinden çıkmadığı, bu imzanın borçlunun orijinal imza formatı model alınmak suretiyle takliden sahte olarak atılmış olduğu sonucuna varıldığından imzaya itirazın kabulü ile borçlu yönünden başlatılan takibin durdurulmasına, şartları oluşmadığından alacaklı aleyhine tazminata ve para cezası hükmedilmesine yer olmadığı-
Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere takip konusu senetteki imzanın borçlu şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı anlaşıldığından imzaya itirazın kabulü ile imza itirazı kabul edildiğinden diğer itiraz değerlendirilmeksizin icra takibinin davacı borçlu yönünden durdurulmasına, şartları oluşmadığından davalı taraf aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına, davaya konu takip dosyasındaki hacizlerin kaldırılmış olduğu anlaşılmakla ihtiyati haczin kaldırılması talebinin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmaadığı-