Talebi aşar şekilde tüm borçlular yönünden imzaya itiraz yapılmış gibi bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanına göre, "borçlu şirketin çift imza ile temsil edileceği" yönünde karar alındığı görüldüğünden, kararın ilan edildiği tarihten önceki tarihli taşıyan çek yönünden borca itirazın reddi gerektiği-
İcra mahkemesince "imzaların aidiyetinin belirlenememesi sebebiyle kesin kanaat bildirilemeyen raporların borçlu lehine yorumlanması gerektiği" belirtilmişse de, dosyada mevcut Grafolog Bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda "imzanın borçlunun eli ürünü olduğu" yönünde kesin kanaat bildirildiği, bahsi geçen raporun uzman bilirkişi tarafından gerekli cihazlar kullanılmak suretiyle usulüne uygun inceleme sonucunda hazırlandığı ve keşide tarihinden evvel atılı mukayeseye esas belgeler ile istiktab tutanağı üzerinden değerlendirme yapıldığı, dolayısıyla usul ve yasaya uygun olup kesin kanaat içeren ilk raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından, imza itirazına ilişkin başvurunun reddi gerektiği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin alacaklıya ait olduğu- Alacaklının “imzanın kuvvetle muhtemel borçlunun eli ürünü olduğunu” belirten bilirkişi raporuna itiraz etmeyerek "bilirkişi raporu kapsamına göre davanın reddi gerektiğini" belirtmesi, sadece borçlunun "yeniden rapor alınmasına" yönelik talebinin olması halinde, bilirkişi raporundaki bu belirsizliğin borçlu lehine değerlendirilerek "itirazın kabulü" ile "takibin durdurulmasına" karar verilmesi gerektiği-
Değişen delil durumuna göre yargılamanın her aşamasında tedbir kararı verilmesi, tedbirin kaldırılması veya değiştirilmesi mümkün olduğundan, delil durumuna göre tedbirle ilgili yeniden karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, ilk Derece Mahkemesinin davacının sahtecilikle ilgili iddialarının açılan ceza davalarıyla somut hale geldiğini değerlendirmeden davacının HMK 209. maddesi uyarınca icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermesinin yerinde görülmediği-
Bilindiği üzere; Yargıtay'ın bozma ilamına uyulmasına karar verildiği takdirde, mahkemenin artık bu uyma kararı ile bağlı olduğu- Mahkemenin bozma kararına uygun yeni bir karar vermek zorunda olduğu- Çünkü bozmaya uyma kararı ile bozma yararına olan taraf açısından usule ilişkin kazanılmış hak doğmuş olduğu-.
Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, takip dayanağı belgenin yazıcı aracılığı ile sahte oluşturulduğu tespit edilmiş ise de; imza itirazı dışındaki bu sahtecilik iddiasının dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesi mümkün olmadığından borçlunun borca itirazının reddine karar verilmesi yerinde olup, takip dayanağı senedin sahte olup olmadığı ve alacağın varlığı genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden ve borçlunun itirazının esasına girilmediğinden borçlunun tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Her ne kadar mahkemece imzaların aidiyetinin belirlenememesi sebebiyle kesin kanaat bildirilemeyen, senetteki imzanın borçluya ait olup olmadığı hususunda farklı tespitler içeren raporların borçlu lehine yorumlanması gerektiğinden bahisle imzaya itirazın kabulüne ve takibin durdurulmasına karar verilmiş ise de, dosyada mevcut ......... tarihli bilirkişi raporunda imzanın borçlunun eli ürünü olduğu yönünde kesin kanaat bildirildiği, bahsi geçen raporun uzman bilirkişiler tarafından gerekli teknik cihazlar kullanılmak suretiyle, keşide tarihine en yakın mukayeseye esas belgeler üzerinden inceleme yapılarak düzenlendiği, dolayısıyla kesin kanaat içeren bu raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu, bundan sonra ........... tarihli Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporun fuzuli olduğu ve kesin kanaat de içermediği görüldüğünden, İlk Derece Mahkemesince; imzaya itirazın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan 07/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda, takip dayanağı belgenin gerçekte farklı içerikteki bir belge senet haline getirilerek oluşturulduğu tespit edilmiş ise de, imza itirazı dışındaki sahtecilik iddiasının yukarıda açıklandığı üzere dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesi mümkün olmadığından borçlunun "borca itirazının reddine" karar verilmesinin yerinde olduğu- Ancak takip dayanağı "senedin sahte olup olmadığı ve alacağın varlığı" genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden ve borçlunun itirazının esasına girilmediğinden, borçlunun tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Hükme esas alınan 07/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda, yazıcı aracılığı ile takip dayanağı belgenin gerçekte farklı içerikteki bir belge senet haline getirilerek oluşturulduğu tespit edilmiş ise de, imza itirazı dışındaki bu sahtecilik iddiasının dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesi mümkün olmadığından borçlunun borca itirazının reddine karar verilmesinin yerinde olduğu- Ancak takip dayanağı senedin sahte olup olmadığı ve alacağın varlığı genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden ve borçlunun itirazının esasına girilmediğinden borçlunun tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-