İmzanın borçluya ait olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanamaması nedeniyle imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği- İmzanın borçluya aidiyeti kesin olarak tespit edilemediğinden ve alacaklının senedi takibe koymada kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu kesin olarak kanıtlanamadığından da davalı alacaklının tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulmaması gerektiği-
Takiplere konu bonolarda atılı bulunan imzaların davacının eli ürünü olmadığının belirtildiği, bilirkişi raporunun gerek imza incelemesine esas alınan belgelerin tarih ve sayısı gerekse de inceleme yöntemi bakımından hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğu, imzaya itirazın kabulü ile takiplerin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği, takiplerin dayanağı bonolarda lehdar, borçlunun ise keşideci olduğu alacaklı, borçlu ile doğrudan ilişki içinde olduğundan imzanın adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olup bonolardaki imzanın itiraz eden borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte en azından ağır kusurlu olduğundan takip alacaklısı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği-
15.10.2020 tarihli celsede yeni duruşma gününün 18.02.2021 ve saatinin 09.50 olarak belirlendiği, davacı vekilinin duruşmada hazır olduğu, ancak 18.02.2021 tarihli duruşmaya davacı vekilinin geçerli bir mazeret sunmaksızın katılmadığı, dosyanın işlemden kaldırıldığı, 3 aylık süre içinde de dosyanın yenilenmediği, dosyanın işlemden kaldırıldığına dair duruşma tutanağının tarafa tebliğinin zorunlu olmadığı anlaşıldığından, mahkemece açılmamış sayılma yönünde karar vermesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ............. tarihli raporda resmi kurumlara ait mukayese imzalarla yapılan kıyaslamaya göre imzanın davacı şirket yetkisine ait olmadığı tespitinin yer aldığı, son heyet raporunda da aynı tespitin yer aldığı, çelişkinin giderilmesi niteliğinde olan son rapora göre mukayese imza örneklerine kıyasla imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği, mukayeseye esas imza olarak kabul edilen ödenmiş çeklere yönelik olarak imza itirazında bulunulmamış olunmasının daha sonra yapılacak olan bir takipte imza inkarında bulunulmasına engel olmadığı, ayrıca senedi takibe koyan alacaklı ağır kusurlu olduğundan istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararı gereğince ceza soruşturması sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının tekrar bozulmasına karar verilmesi gerekeceği- İmzaya itiraz davasında icra takibinde alacaklının feragat etmiş olması gerekçesi ile davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece hükme esas alınan 04.10.2021 tarihli bilirkişi raporu ile bu rapordan daha önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 16.3.2020 tarihli bilirkişi raporunda; imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş olup, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, bu rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, ispat yükü üzerinde olan alacaklının süresi içerisinde rapora itirazı ile beraber yeni bir rapor alınması talebi bulunduğundan, kesin kanaat bildirmeyen raporlara göre sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu, o halde, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu da nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Varlık yönetim şirketlerinin vergiden istisna olacağı halleri istisna kurumunun doğasının da gereği olarak kendilerinin yaptıkları işlemler ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan dolayı hükümde sayılan kanunlar uyarınca vergi, harç veya kesinti borçlusu durumunda bulunacakları hâllerle sınırlandığı-Uyuşmazlık harçtan müstesna tutulan işlemlerden olmadığından, temlik alacaklısı Varlık Yönetim Anonim Şirketinin eksik temyiz harç ve masraflarının yatırması gerektiği-
Herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleri ile de desteklenmesinin şart olduğu-
Mahkemece HMK'nın 324/1.maddesi kapsamında alacaklıya, dava dosyasında yapılması gereken incelemeler sebebiyle gereken delil ikamesi avansını tamamlaması için usulüne uygun şekilde muhtıra çıkartılarak sonrasında yapılacak inceleme ve değerlendirmeler neticesinde oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İlk rapordaki tespit alacaklı lehine, ikinci rapordaki tespit borçlu lehine olduğu, daha sonra aldırılan raporların bu iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermediği anlaşıldığından, çelişkinin giderilmesi için grafoloji alanında uzman üç kişilik ehil bilirkişi kurulundan rapor aldırılmak suretiyle oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-