Senedin, her iki şirketin de yetkilisi olan kişi tarafından senet metnini kapsayacak şekilde imzalandığı- Sorumluluk için şirketin temsilcisi tarafından atılan imzanın, şirketin unvanı ya da kaşesi üzerinde bulunmasının zorunlu olmadığı- Senedi düzenleyenin şirket olduğunun ve bu senetten dolayı sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerektiği-
İİK'nın 170/3. maddesi uyarınca, imza itirazı reddedilen borçlunun tazminatla sorumlu tutulabilmesi ve aleyhine para cezasına hükmedilebilmesi için, icra mahkemesince yapılacak imza incelemesi sonucu imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması ve takibin ikinci fıkraya göre geçici olarak durdurulmuş olması gerekeceği-
Alacaklının takip dosyasına konu olan alacağına ilişkin olarak genel mahkemede açtığı alacak davası kabul edildiği ve bu karar kesinleştiğine göre, alacaklının senetleri takibe koymasında kötü niyetli veya ağır kusurlu bulunduğu kabul edilemeyeceği- Yine genel mahkemede açılan bu alacak davası kabul edildiğine göre yukarıda belirtilen yasal düzenleme uyarınca alacaklı aleyhine hükmedilen para cezasının kaldırılması gerekeceği- Bu durumda alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
12. HD. 17.06.2025 T. E: 2273, K: 4608
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, borca itiraz sonucunda, haksız çıkan taraf hakkında tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece bilirkişi raporundaki çelişkili tespitlerin giderilmesi için yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan rapor ile Cumhuriyet Savcılığı soruşturma dosyasından alınan rapor arasında çelişki oluştuğu gibi, her iki rapor da resmi kurumların talebi üzerine alındığından, raporlardan birinin diğerine üstünlüğü kabul edilemeyeceği- İlk Derece Mahkemesince, N. yönünden bilirkişi raporlarındaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.02.2021 tarihli kararında, alacaklı tarafından sunulan ve borçlu tarafından imzası kabul edilmeyen 27.04.2013 tarihli belgenin mukayese dışında tutulması suretiyle rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkeme dosyası İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karşın, bu gerekçe hakkında bir değerlendirme yapılmaksızın, kendi kararı ile çelişecek şekilde, söz konusu belgenin mukayese alınması suretiyle verilen 23.07.2018 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
İlk Derece Mahkemesince 25.04.2023 tarihli celsede davacı/borçlunun mazeret dilekçesi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde herhangi bir karar oluşturulmaksızın duruşmanın 06/06/2023 günü saat 11:55 bırakılmasına, takip eden 06.06.2023 tarihli celsede de davacı borçlunun gelmediğinden bahisle davanın işlemden kaldırılmasına ve sonrasında ise üç aylık süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi
Mirasçı borçluların "bononun, satış sözleşmesinin teminatı olarak verildiğine" ilişkin "borca itirazının", "imza itirazıyla" çelişme halinde olduğundan, borçluların "imzayı inkar etmedikleri" sonucuna varılması gerektiği- "Bononun teminat bonosu olduğu ve takip konusu yapılamayacağı" itirazının, "borca itiraz" niteliğinde olduğu ve bu iddianın kanıtlanamamış olduğu- Borçluların bu konudaki istinaf istemlerinin de Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiş olduğu ve çelişme konusu olmaktan çıktığı- "Takibe konu senedin bono niteliğinde olduğu" icra mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de kabul edildiğine göre, İİK m. 170/a'nın somut olayda uygulanamayacağı- "Takibin muvakkaten durdurulduğu", "borçlunun borca itirazının reddedildiği" ve "alacaklının talebi" de bulunduğu gözetildiğinde, İİK. m. 169/a-6 gereğince alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği- "Yasal koşullar oluşmadığından borçlu-mirasçılar aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmemesi gerektiği" şeklindeki karşı oyun (ve Samsun BAM 4. HD. kararının) isabetli bulunmadığı-
