İtiraza konu edilen çek üzerindeki imzaların muteriz keşideci borçluya aidiyeti hususunda dosya kapsamında mevcut raporlar arasında çelişki bulunduğu, bozma üzerine Bölge Adliye Mahkemesince dosya kapsamına alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin Genişletilmiş Uzmanlar Kurulunun 09.11.2023 tarihli raporunda ve 02.02.2024 tarihli ek raporda çekteki imzanın kuvvetle muhtemel şikayetçi borçlunun elinin ürünü olduğu yönünde kanaat bildirilmiş olmakla raporlar arasındaki bu çelişkinin giderilmediğinin görüldüğü ve bu nedenle; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve grafoloji alanında ehil bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK'nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK'nun 209. maddesinin uygulanamayacağı- İmza itirazının, satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmayacağı, ancak; icra mahkemesinin itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebileceği- Öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene dayanması halinde, Yargutay 12. Hukuk dairesi; İcra ve İflas Kanunu'nda bir düzenleme bulunmadığından HMK'nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine giderek sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK'nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK'nun 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşünü benimsemiş olduğu- İcra mahkemesinin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımadığından borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi genel mahkemede dava açıldığı gerekçesine dayalı olarak takibin durdurulmasına da karar veremeyeceği, ancak itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin İİK hükümlerine göre muvakkaten durdurulmasına karar verebileceği ya da genel mahkemede açılmış olan davada usulüne uygun bir şekilde tedbir kararı verilebileceği-
İcra Hukuk Mahkemesince karara esas alınan 10.07.2023 tarihli bilirkişi raporu ile dosyada mevcut Cumhuriyet Başsavcılığı Bakırköy Hazırlık Bürosu .... dosya nolu, 06.03.2023 tarihli bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğundan, tanzim tarihine yakın mukayeseye esas daha fazla belge temini ile çelişkiyi giderecek rapor alınması gerekeceği-
Senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerektiği- Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtekarlık (tahrifat) iddiasının mutlak def'i olduğu- Borçlunun icra mahkemesine başvurusunun çekin kambiyo vasfına ilişkin şikâyet olduğu; imzaya itiraz olmadığı, imzaların istiklali ilkesi burada uygulanmayacağı- Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiası keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, çekin geçerliliği mutlak def'i mahiyetindeki bu iddiaya bağlı olduğundan borçlu ciranta tarafından alacaklı hamile karşı ileri sürülebildiği- Çek keşideci tarafından düzenlenmiş olduğundan çek üzerindeki çıkıntı ve değişikliklerin keşideci tarafından paraf edilmesi gerektiğinden somut olayın özelliği ve iddianın ileri sürülüşü gereğince keşideci şirket yetkililerinin araştırılarak yöntemince imza incelemesi yapılması gerektiği- Yapılacak imza incelemesi sonunda keşide tarihindeki paraf imzasının keşideci şirketin yetkililerine ait olmadığı anlaşılır ise düzeltmenin yok hükmünde olup düzeltme öncesi duruma göre değerlendirme yapılması gerektiği- Çekin kanunda öngörülen yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılır ise kambiyo vasfında olmayacağından borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınması gerekeceği- Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtayın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesinin şart olduğu- Diğer taraftan HMK’nın 282. maddesine göre hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirileceği- Mahkeme bilirkişi raporunun tatmin edici bir nitelik taşımadığı kanaatine ulaşacak olursa, yani raporda bazı belirsizlikler ya da çelişkiler bulunduğu kanısına varırsa taraflardan birinin herhangi bir talebi bulunmasa bile bu belirsizliklerin ya da çelişkilerin giderilmesi için kendiliğinden yeni sorular düzenlemek suretiyle aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına yahut raporu tanzim eden bilirkişinin sözlü açıklamalarda bulunmak üzere bir gün tayin ederek duruşmaya davet edilmesine ya da gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar bir inceleme yaptırılmasına karar verebileceği-
İmza itirazında, imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, takibe başlayarak imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu- Dosyada bulunan her üç raporda da, imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda kesin kanaat bildirilmemiş olup, yargılama aşamasında borçlu dayanak senetteki imzanın kendisine ait olmadığına dair beyanlarını yinelediğine göre mahkemece bilirkişi raporlarında yer alan belirsizliğin borçlu lehine değerlendirmesi gerekeceği- O halde, ilk derece mahkemesince; itirazın kabulüne, takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile 'şikayetin reddine' karar verilmesinin ve bölge adliye mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddinin isabetsiz olduğu-
Kambiyo senedine dayalı icra takibinde imzaya itiraz incelemesi-
Takip konusu belgenin kambiyo vasfını taşıyabilmesi için "senedi düzenleyenin imzasını" ihtiva etmesinin zorunlu olduğu- Anılan maddede (TTK. m. 776/ (1)-g) sorumluluk için sadece imzadan söz edildiği, birden fazla imzanın bulunmasının koşul olarak kabul edilmemiş olduğu- Öte yandan, bononun düzenleyen bölümünde kaşesi bulunan şirketin, bonodan dolayı sorumlu olabilmesi için düzenleyenin imzasının bulunması yeterli olup, bu imzanın, düzenleyen şirket unvanı ya da kaşesi üzerine atılması gerekmeyip, düzenleyenin imzasının, bononun alt kısmında ve metni kapsar biçimde bulunmasının yeterli olduğu-
Borçlu tarafından rapora itiraz edilmiş olması da dikkate alınarak, mukayese belgelerin bulunduğu bildirilen yerlerden celbi ve bunlarla birlikte huzurda borçludan alınan imza örneklerinin tamamı üzerinde, üç kişilik bir bilirkişi heyetine yaptırılacak inceleme neticesinde alınacak raporun sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
HMK. 297. maddesinde, hükmün hangi hususları kapsayacağı sayılmış olup, anılan maddenin 1. fıkrasının ç. bendinde hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini; 2. fıkrasında ise, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğinin düzenlendiği- İlk Derece Mahkemesince, alacaklı tarafından yapılan yargılama gideri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-