Gerçekten de dava konusu taşınmaz metruk Rum malı olarak Hazineye 30.1.1923 tarihli mukavele ile Ankara Mukavelesi gereğince intikal eden yerlerden olmayıp, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinilmesinin mümkün olduğu-
Dört yönden ormanla çevrili olan miktarına göre orman bütünlüğünü bozucu nitelikteki taşınmazın zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmayacağı-
Uefa bedeli olarak sözleşmede belirtilen paranın dava tarihindeki alım gücü esas alınmalıdır, belirlenen bedelin davacı tarafından ödenmemesi nedeniyle davanın reddi ve depo edilmesi gereken vefa bedelinin sözleşmede kararlaştırılan paranın dava tarihindeki alım gücüne göre tespit edilmesi gerektiği gerekçesiyle verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Davacı dilekçesinde ihya olgusuna dayandığına göre bu hususun yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulması, ihya edilen yerlerden olup olmadığının araştırılması, ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar kazanma süresinin geçip geçmediğinin gözönünde tutulmasının gerekeceği-
Depo edilmesi gereken vefa bedelinin sözleşmede öngörülen paranın dava tarihindeki alım gücüne göre belirlenmesinin gerekeceği-
Kötü niyet iddiasının defi değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekeceği-
Parsel bir bütün olduğundan davaya konu bölümün kadastro mahkemesinde, davaya konu olmayan bölümün genel mahkemede görülmesi usül ekonomisine uygun olmayıp, parsel bir bütün olduğundan dava dışı bölüm kesinleşmez, bu bölüm ile ilgili 3402 Sayılı Yasanın 26/d maddesi uyarınca asli müdahil olarak katılanların iddialarının da kadastro mahkemesinde görülmesinin gerekeceği-
Plan ve krokiye dayalı tapu kayıtlarının, uygulanabilir nitelikteki krokide belirlenen yerleri kapsayacağı-
Davacı vakıflar genel müdürlüğünün dayandığı kanuni sultan süleyman vakfı akara ait vakıf niteliğinde olup, bu nitelikteki vakıflar zemini kapsamazlar ve zilyetlikle iktisaplarının mümkün olduğu-
Davanın süresinde yenilenmesine ve yargılamanın takip edilmesine rağmen müracaattan sonra 3 aylık sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddinde isabet bulunmadığı-