43 numaralı parsele revizyon gören tapu miktarı 30 dönüm olduğu halde 43 parselin kadastroca belirlenen yüzölçümünün 63965 m2 olduğu, şu hale göre 43 numaralı parsele uygulanan tapu kaydının 60 numaralı parseli kapsadığının düşünülemeyeceği, bilirkişi ve tanıkların 1960 yılından beri, 12.8.1988 tarihli komisyon inceleme tutanağında ise 50 yıldan beri 60 numaralı parselin davalı tarafından tek başına, 43 numaralı parselin ise taraflarca ortak kullanıldığını bildirdikleri, mahkemece davacıların daha önce ortaklığın giderilmesi ve yüzölçüm düzeltilmesi için açtıkları ve takip edilmeyerek açılmamış sayılmasına karar verilen davalardan dolayı davalı zilyetliğinin çekişmesiz devam etmiş sayılamayacağı gerekçe gösterilmiş ise de, davacılar sözü edilen davalarla yararlarına herhangi bir karar almadıkları gibi açılmamış sayılmasına karar verilen davaların hiç açılmamış sayılmasının gerekeceği-
Makiye tefrik edilen bir yerin kural olarak M.K.nun 641. maddesi kapsamında sayılacağı, böyle bir yerin kazanılabilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilen koşullar altında ihya edilmesinin ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile tespit tarihine kadar tasarruf edilmesinin gerekeceği-
Yerin mer’a olduğunun ve oradan kum alındığının anlaşıldığı, şu durumda mera niteliğinde olan ve kum alınan yerin mera vasfının bozulmayacağının ileri sürülmesinin doğru bir değerlendirme olarak kabul edilemeyeceği, meraların kuru mülkiyeti Hazineye ait olması itibariyle bu yerin amaç dışı kullanımından dolayı mülkiyet sahibinin zarar görmeyeceğinin düşünülemeyeceği, davalı yerden kum aldığına göre mera üzerinde amaç dışı bir tasarrufta bulunulduğunun ve böylece mülkiyet hakkının saldırıya uğradığının kabul edilmesi gerekeceği, davacının bundan dolayı tazminat isteyebileceği gibi meranın eski hale getirilmesini de talep etme hakkına sahip olduğu-
Müşterek mülkiyet rejiminde; müşterek mala üçüncü kişilerin tecavüzleri karşısında her paydaşın müşterek mülkün tamamını muhafazaya ait tedbirleri almak ve tecavüzün önlenmesini dava etmek hakkı bulunduğu, buna karşın her paya sahibi ancak kendi hissesi oranında tazminat talep edebileceği ya da tapu kaydının iptali davası açabileceği -
Aynen taksimde sakınca bulunmadığı Belediye Başkanlığınca bildirildiğinden ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara göre paydaşlığın giderilmesi davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemece paydaşlığın giderilmesi davasının kabulüne ilişkin verilen hüküm Özel Dairece bozulmuş ise de aynen taksimde sakınca bulunmadığı Belediye Başkanlığınca bildirildiğinden ve karşılıklı iddia ve savunmalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekeceği-
Birbirini sınır gösteren vergi kayıtlarının kapsamlarının belirlenmesinde tapu kayıtları ile ilgili kapsam belirlemeye ilişkin uygulama kuralının esas alınamayacağı, vergi kaydının zilyetlik belgesi olup zilyetlikle birleşmedikçe zilyedine bir hak bahşetmeyeceği, diğer anlatımla salt vergi kaydına dayanılarak bir dava açılamayacağı, dava konusu taşınmazın öncesinin kaçak ve yitik kişilerden kanunlar uyarınca devlete kalan taşınmazlardan olduğu, bu nedenle hazine adına metruke olarak vergiye kaydedildiği belirlendiğine göre zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı, diğer taraftan davacı tarafından kadastro tespitleri sırasında ve dava dilekçesinde taraf vergi kayıtlarının kapsamlarının belirlenmesi ve vergi kaydının yol sınırından itibaren belirleneceği konusunda bir iddia ileri sürülmemiş; sadece kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanıldığından, davacı tarafın taşınmazda sürdürdüğü zilyetliğe de değer verilemeyeceği-
«Taşınmazı (taşınırı) ihalede satın almış olan alıcı» ya da ihalenin feshi olması nedeniyle alacağını geç alan alacaklıların (satılan taşınmazın paydaşlarının) ihalenin feshi davası açan kişi aleyhine «taşınmazın (taşınırın) teslimini gerektirmek amacı ile, kötü niyetle ihalenin feshi davası açtığını» kanıtlayarak -BK. 41 (şimdi; TBK. mad. 49) vd. göre- tazminat davası açabilecekleri—
Kadastro tesbitiyle çap ve buna uygun sicilin oluşmasına rağmen, bunun dayanağını teşkil eden kayıtların halen geçerliliğini koruduğunun kabul edilmesi halinde, kayda dayalı her tesbit sonucu çifte tapu olgusunun ortaya çıkması kaçınılmaz hale geleceği- Aynı taşınmaz mal için tapu sicilinde birden ziyade kayıt tesis edilmiş ise, müktesip bütün kayıtları biliyor farzedileceği ve çifte kayıt halinde, geçerli olmayan tapu kaydına dayanarak iktisapta bulunan kişinin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı- Kadastro tesbit malikinden çap satın alan davalının M.K.nun 931.maddesinde öngörülen koruyuculuktan yararlanabileceği-