Kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılabilecek taşınmazların yüzölçümleri ile ilgili olarak getirilen sınırlama belgesinin mülk edinilebilecek yerler hakkında olduğu, oysa olayda davacının vergi kaydına dayandığı ve bu kaydın çekişmeli taşınmazı kapsadığının da uygulama ile saptandığı-
Taşınmazların Yasa’nın amacına aykırı kullanılması halinde Hazine’ye bunları dava yoluyla geri alma hakkını tanıyan yasa hükümlerinin daha sonra yürürlüğe giren 3083 ve 3202 sayılı Yasa’larla kaldırıldığı, zilyedin taşınmaz malı kayıt malikinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini bir belge veya tanık sözleriyle isbat ettiğinin ve ayrıca 10 yıl müddetle çekişmesiz aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğunun saptanması halinde bu yerin adına tapuya tescil edilebileceği hükmünün getirildiği-
Orman olmayan çalılık ve benzeri yerlerin imar ihya yoluyla kazanılmasının mümkün olduğu, Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallardan imar ihya yolu ile, bu kanun hükümlerine göre doğan edinme koşuluna istinaden daha önce kadastrosu yapılan yerlerde Kanun’un yürürlüğe girmesinden itibaren ilgilileri için tesbit tarihinden itibaren on yıllık sürenin geçmiş olmasına bakılmaksızın 2 yıllık bir dava hakkının öngörüldüğü-
İ. sözleşmesinde, inanç gösterilen kişi inanç gösteren namına yapılacak bir işlemden sonra taşınmazın mülkiyetini ona geçirme borcu altına girmişse, borcun yerine getirilmemesi halinde ifanın dava yolu ile sağlanması yoluna gidilebileceği-
Vergi kaydı güney ve batı yönde değişebilir nitelikteki metruke sınırını okuduğundan kural olarak kapsamının miktarı ile geçerli olduğu, ancak metruke olarak gösterilen yerlerin Hazine tarafından ilgili yasalar uyarınca dağıtıma tabi tutulup, bu yerler hakkında sicil oluşturulması ve bu sicilin de çekişmeli taşınmaz yönünde davacıyı okuması durumunda kaydın değişebilir sınır yönünden artık sabit hale dönüştüğünün kabulünün gerekeceği-
1963 tarihli genel mer’a sınır krokisine göre, çekişmeli taşınmazın bu krokinin kapsamı dışında kaldığının, o tarih itibariyle kültür arazisi bulunduğunun kesin olarak saptandığı-
İmar ihyanın, ancak Hazine adına kayıttan önce, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazların emek ve para harcamak suretiyle tarım arazisi haline getirilmesi halinde söz konusu olabileceği-
Davacının, tapulamaca, mütegayyip eşhastan kaldığından bahisle 1973 yılında davalı Hazine adına tesbit edilen dava konusu parselin 1953 yılından beri zilyetliğinde bulunduğunu ve imar-ihya ettiğini ileri sürerek, temyize konu davayı açtığı-
Mer’aların, kamunun ortak kullanımına bırakılan ve özel mülkiyet konusu edilemeyecek yerlerden olduğu, bu nitelikleri gereği de kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilemeyecekleri, ancak, çekişmeli taşınmazın hukuksal niteliğini kesin olarak saptayan yeterli bir incelemenin de yapılmış olmadığı-
Mecra irtifakı için, mecranın geçirilmesinin zorunlu, başka yerden geçirilmesinin imkansız veya çok masraflı olmasının, mecra geçirilen gayrimenkul sahibinin zararının peşin olarak karşılanmasının ve aleyhte mecra irtifakı kurulacak taşınmazın komşu taşınmaz olmasının gerektiği-