Tapulu taşınmazı haricen satın almış olan kişinin, satış bedeli ken-disine ödeninceye kadar taşınmaz üzerinde hapis hakkına sahip olduğu - Haricen satılan taşınmazın tapusunun alıcıya verilememesi ha-linde, ödenecek tazminat miktarının taraflarca önceden saptanmış olması halinde, «dava tarihindeki kaim değer» yerine bu miktara hükmedilmesi gerekeceği -
Harici satış, kadastroca sicil oluşturulduktan sonra gerçekleştirildiğinden tespit tarihi itibariyle zilyet lehine taşınmaz iktisabına imkan tanıyan kadastro yasası hükümlerinin uygulanamayacağı-
Davalının fırın olarak kullandığı dükkanın projede bir kapısı mevcut iken ikinci bir kapı yapılmasının, bu kapı vitrin içinde gizlenmiş olsa bile ana binanın mimari projesine aykırı olduğu cihetle, bunun binaya zarar vermediği ve estetik açısından sakıncası bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesinin yanlış olduğu, davalının doğalgaza çevirdiği fırının bacasının ortak yerlerden bulunan kalorifer bacasına bağlamasının, projeye aykırılık teşkil ettiği için, bütün kat maliklerinin rızasını gerektirdiği-
İştirak halinde mülkiyet konusu taşınmazlarda, zilyedlikle iktisap koşulları (MK. 713 uyarınca, eklemeli zilyedliğe dayanılarak tescil davası açılabileceği)-
Davanın, tapulama tespiti sonucu oluşan tapunun iptal ve tescil istemine ilişkin olduğu, bu istekle açılan davalarda; davanın tapu malikine yöneltilmesi zorunlu olduğu gibi, herkesin davasını açarken gerçek hasmını tespitle, davasını ona yöneltmesinin de temel bir usul kuralı olduğu, tutanağın kesinleşme tarihi tapulama mahkemesine açılan davanın sonuçlandığı ve kesinleştiği tarih olmasının gerektiği ve hak düşürücü sürenin hesabında bu tarihin esas alınacağı-
Taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesinde kişiler adına tezcil edilemeyeceği öngörülen orman içi açıklığı olduğunun kabulünün gerektiği, orman boşluğu taşınmazın, Orman Kadastrosu’na nazaran genel kadastro sırasında yüzölçümünde meydana gelen miktar değişikliğinin, kayden de belgelenmiş durumda olduğu, kesinleşen Orman Kadastrosu’nun bunu yapan davacı idareyi bağlayacağı-
Yerel mahkeme kararının, Özel Dairece, davacının bayii yönünden Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi çerçevesinde araştırma yapılması gereğine işaretle bozulduğu, oysa mahkemece davacının bayii hakkında da, anılan 3402 sayılı Yasa'nın 14.maddesi uyarınca araştırma yapılmış durumda olduğu-
Tapu kaydının batı sınırı Ermeni Dimitri olup bu nitelikteki tapu kayıtlarının yüzölçümü ile geçerli kayıtlardan olduğu, kaçak ve yitik kişilerden kanunları uyarınca devlete kalan taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği-
Davanın, paylı mülkiyet üzere olan taşınmaz malda ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin olduğu, bu tür istekle açılan davaların, paydaşların tamamına yöneltilerek yürütülmesinin zorunlu olduğu, mahkemece hüküm tarihinden önce kayden pay iktisap ederek paydaş durumuna giren paydaşların davaya dahil edilmek suretiyle davanın yürütülmesinin gerekeceği-
Bu davada dinlenen bilirkişi ve tanıkların, bu davanın konusunu teşkil eden taşınmaz hakkında başka bir davada mer’a olduğunu bildirdikleri, Tapulama Mahkemesi’nce bu yerin köy mer’ası olduğunun saptandığı ve mer’a olarak sınırlandırılmasına ilişkin olarak kurulan hükmün, derecattan geçerek kesinleştiği, taşınmazın hukuksal niteliğini belirleyen kesinleşen mahkeme kararının, davacı yönünden kesin hüküm olmasa dahi güçlü delil teşkil edeceği-