Kişisel ilişki hakkı tanınan babanın bu süre sınırları içinde çocuğunu bulunduğu ülkeye götürme hakkının bulunduğu, kişisel ilişkinin sadece "Türkiye sınırları içerisinde" tesis edilemeyeceği-
Davalı baba ile 2012 doğumlu müşterek çocuk arasında kurulan kişisel ilişki, çocuğun yaşının çok küçük olması, henüz anne sütüyle beslenmesi, uzun süre anneden ayrı kalması dikkate alındığında, bu sürenin çocuğun üstün yararına uygun bulunmadığı ve çok uzun süreli olduğunun kabulü gerekeceği, ayrıca dini bayram günlerinde kurulan kişisel ilişkinin başlama ve bitiş saatinin de ilamda gösterilmesi gerekeceği-
Küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erecek olup, İİK'nun 33/1. maddesine göre; icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabileceği-
Boşanma veya ayrılık vukuunda, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olacağı ve bu hususu hakimin, görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekeceğinden; velayetin kullanılmasının kadına verilmesi halinde, ortak çocuk için uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı (kadın)ın sadakatsiz davranışlar içine girmesine karşılık, davacı (koca)nın da eşine bir çok kez fiziksel şiddet uyguladığı ve sürekli hakaret ettiği anlaşıldığından, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu bulunmaları sebebiyle davacı (koca) yararına manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Boşanma istemine ilişkin davada, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırıyla ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak maddi ve manevi tazminat takdir edileceği ve maddi ve manevi tazminat taleplerine faiz uygulanması talebi olduğu halde; faiz talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olacağı-
Boşanma davası görülürken, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine fiziksel şiddet uyguladığı, davalı kocanın eşine sürekli olarak ağır hakaret ve aşağılamada bulunduğu anlaşılmakta ise, iki tarafın da kusurlu kabul edileceği, ancak davalı koca daha fazla kusurlu olacağından tarafların eşit kusurlu olarak kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Davacı baba velayetin değiştirilmesi talebinin yanında terditli olarak müşterek çocukla arasında kurulan kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinde de bulunmuş ise müşterek çocuğun yaşı gözetilerek, davacı baba ile çocuk arasında babalık duygularını tatmine elverişli olacak yeterlilikte kişisel ilişki tesisi gerektiği gözetilerek bu hususta bir karar verilmesi gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık vukuunda, hakimin, müşterek çocukların velayet haklarının kullanılması biçimi ile çocuklarla, ana babanın şahsi ilişkilerine dair gerekli düzenlemeleri, oluşturulan kararın bir sonucu olarak ve görevi gereği, resen gözetmek zorunda olduğundan, küçüğün velayeti hakkında bir düzenleme yapılmamasının hukuka aykırı olacağı-
Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği-