Davacı-davalının müşterek çocuğunun sünnet töreninin yapılacağı güne mahsus olmak üzere kişisel ilişkinin değiştirilmesi davasının konusuz kalmış olduğu, bu nedenle mahkemece ret hükmü kurulmayıp "konusu kalmayan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi ve davanın açılış tarihindeki haklılık durumu dikkate alınarak yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda hüküm kurulmasının gerekeceği-
Velayeti anneye verilen müşterek çocuklar ile davalı baba arasında kişisel ilişkinin düzenlenmesi gerekeceği-
Anne yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilemediği halde anne bakım ve şefkatine muhtaç çocuğun velayetinin anneye verilmesi gerekeceği-
Maddi ve manevi tazminata hükmolunurken tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatleri nazara alınarak TMK 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu 50 ve devamı maddeleri hükmü nazara alınması gerekeceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocukların ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası az olduğundan, Mahkemece Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı sonucuna ulaşılması tamamen davacı-davalı kocanın tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı-davacı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden, bu durumda açıklanan nedenle davacı-davalı kocanın davasının reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Velayeti babaya verilen müşterek çocuk ile anne arasında kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerektiği-
Yoksulluk ve iştirak nafakasına ancak boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilebileceği nazara alınmadan boşanma davası reddedildiği halde, kadın için yoksulluk, çocuklar için de iştirak nafakası tayininin doğru olmadığı-
Davacı, dava dilekçesinde velayetin değiştirilmesinin yanı sıra terditli olarak müşterek çocukları ile olan mevcut kişisel ilişkinin artırılmasını da istemiş olduğundan; bu taleple ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-