Yoksulluk ve iştirak nafakasına ancak boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilebileceği nazara alınmadan boşanma davası reddedildiği halde, kadın için yoksulluk, çocuklar için de iştirak nafakası tayininin doğru olmadığı-
Davacı, dava dilekçesinde velayetin değiştirilmesinin yanı sıra terditli olarak müşterek çocukları ile olan mevcut kişisel ilişkinin artırılmasını da istemiş olduğundan; bu taleple ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Boşanma davalarında, çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının, nafakanın niteliğinin, günün ekonomik koşullarının dikkate alınarak, TMK’nın 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi çerçevesinde miktarın belirleneceği-
Çocuğun babaannesi ve büyük babası olan davacılar; olağanüstü halin gerçekleştiğine ilişkin bir delil bildirmediklerinden; davacılar ile küçük arasında kişisel ilişki kurulmasını gerektirecek olağanüstü halin varlığı kanıtlamadığına göre; talebin reddi gerekeceği-
Davacı kadın dava dilekçesinde, iştirak nafakasının her yıl artışına karar verilmesini talep ettiği halde bu konuda olumlu-olumsuz karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği - Çocukla ebeveynler arasında kişisel ilişki kurulurken, çocuğun üstün yararı, eğitim ve öğrenim durumlarının her zaman dikkate alınması gerekeceği-
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararlarının esas tutulması gerektiği -
Davalı-davacı velayeti kendisine verilen müşterek çocuk hakkında taktir edilen iştirak nafakasının arttırılması isteminde bulunmuş olduğundan; mahkemece davalı-davacının karşı davasına ilişkin olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının isabetsiz olup bozmayı gerektireceği-
Kadının başka biriyle karı koca hayatı yaşadığı, düzenli ve sabit bir gelirinin olduğu kanıtlanamamış ise, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddedilmesi gerektiği-
Çocuk ile baba arasında boşanma kararı ile birlikte kurulan kişisel ilişkinin kesinleşme tarihi ile kişisel ilişkinin kaldırılması talebini içeren dava tarihi arasında talebi haklı kılacak yeni vakıa ve olgular meydana gelmiş olabileceğinden; talepte bulunana bu vakıa ve olguları bildirme, gerektiğinde bunları kanıtlama imkanının tanınmasının; "adil yargılama hakkı" nı da içeren "hukuki dinlenilme hakkının" bir gereği olduğu-
Müşterek çocuğun 25.08.2013 tarihi itibariyle ergin olduğu ve nafakanın ergin olduğu tarihe kadar takdir edilmesinin yerinde olduğu-