Çocuğun yaşı, eğitimi ve sağlık durumuna göre artan ihtiyaçları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda artışa hükmedilmesi gerekeceği-
İştirak nafakası alacaklısının velayet hakkı kendisine verilen eş olduğu reşit olan müşterek çocuğun birikmiş iştirak nafakası alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatına sahip olmadığı-
Tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyine, özellikle davacı annenin çalıştığı ve ortak çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde, daha uygun miktarda bir nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlü olduğundan; davalı babanın gelir durumu, davacı annenin katkısı, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları birlikte değerlendirilerek TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde nafaka miktarının arttırılması gerekeceği-
Önceki nafakanın takdir edildiği tarih ile bu arttırım davası arasındaki zamanda; müşterek çocukların yaşı, ihtiyaçları ve eğitim giderleri artmış olup, paranın da alım gücü enflasyon oranında değer kaybına uğradığından, nafakanın uygun bir miktarda arttırılması gerekeceği-
Boşanma kararının kesinleştiği tarihten takip tarihine kadar yükümlü olunan nafaka miktarından,davacı nafaka yükümlüsünün ödemiş olduğu nafaka miktarı ile ortak çocuğun davacı nafaka yükümlüsü babanın yanında kaldığı süre hesap edilip, miktar yönünden mahsup edilerek; sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Reşit olan çocuk adına velayeten annesi iştirak nafakası isteyemeyeceği, şartları var ise reşit çocuk yardım nafakası talebinde bulunabileceği-
İştirak nafakasına, velâyetin değiştirilmesine dair hükmün kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece hükmedilen iştirak nafakasın da, infazda tereddüte yol açacak şekilde çelişki bulunmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek bulunmadığı, kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebileceği, tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmayacağı, ilamın icraya konulmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkün olduğu, hakimin, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemeyeceği, bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip, bunu hükmüne dahil edemeyeceği, aynı şekilde; kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemeyeceği-