Tasarrufun iptali davası içinde tasarrufa konu taşınmazlar üzerine konulan ihtiyati haczin İİK.’nun 257. maddesinde düzenlenen hacizden farklı olduğu, ihtiyati haczin, tasarrufun iptali kararı ile kesin hacze dönüşeceği- Şikayet olunan banka alacağının doğumunun ve takip tarihinin şikayet eden bankadan önce olduğu, şikayet olunan banka lehine 31.08. 2010 tarihinde ihtiyati haciz uygulandığı, tasarrufun iptaline ilişkin kararın ise 02.11.2011 tarihinde verildiği ve bu tarihte kesinleştiği, şikayetçi bankanın ihtiyati haczinin ise 01.12.2011 tarihli, tasarrufun iptaline dair karar ile kesinleşmesinin 08.05.2012 tarihli olduğu gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davalı alacağının muvazaaya dayandığı iddiasıyla açılan sıra cetveline itiraz davalarında sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya isabet eden paydan öncelikle davacı alacağının ödenmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece, borçlu şikâyet olunanın takiplere konu çeklerden dolayı borçlu olmadığına dair Ticaret Mahkemesi’nde açtığı davalar lehine sonuçlanmış olup davanın kesinleştiği, bu durumda şikâyetçi şirketlerin alacaklı sıfatları kalmadığından şikâyetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
İİK’nun 142/1. maddesinde geçen alakadarlar ifadesinin, kural olarak borçluyu değil, davacı alacaklıdan sıra itibariyle önce olan alacaklıları ifade edeceği-
Sıra cetvelindeki alacağa yönelik davalarda taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin maktu tarife üzerinden hesaplanması ve aleyhine hüküm kurulanın maktu harçtan sorumlu tutulması gerekirken, her iki yargılama giderinin maktu tarifeye göre belirlenmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; şikâyetçi şirket tarafından kendi takip dosyalarında süresinde satış talep edilmemesi nedeniyle kendi eylemi ile haczin düşmesine sebebiyet verildiği, 6183 sayılı kanun gereğince kurum haczinin kamu alacağına ilişkin olması nedeniyle devam ettiği, takip borçlusunun şirket hisse oranının %95 olduğu, hisse âdeti 1000 olan şirkette 950 hisseye sahip olduğu şirket yetkilisinin borcun tamamından mesul olduğu gibi hisse oranı dikkate alındığında yapılan ödemenin bu oran dâhilinde kaldığı, sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun düzenlendiği gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
Mahkemece, sıra cetveline yönelik şikâyetlerde, sıra cetvelinin iptaline karar verilirken, iptal nedeninin gerekçede gösterilmesi ve hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptali ile yetinilmesi gerekirken, hüküm fıkrasında sıralama yapılması HMK.’ nun 297/2. maddesine aykırı olduğu gibi, icra müdürünün yerine geçilmek suretiyle sıra cetvelinin düzenlenmesi anlamına da geleceğinden, bu ilkeye uymayan hükmün, bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Somut olayda hacze iştirak koşulları gerçekleştiği halde mahkemece şikâyetin reddine karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Alacağın davacının sahip olduğu ipoteklerin kapsamında bulunup bulunmadığı konusundaki uyuşmazlığın sıra konusunda olduğu, buna ilişkin şikayetin icra hukuk mahkemesinde ileri sürülmesinin gerekeceği-
Şikâyet olunan Vergi Dairesi’ nin haciz bildiriminin şikâyetçi olanın alacaklı olduğu dosyasında paranın dosyaya girdiği tarihten önce olduğu, bu durumda 6183 sayılı Kanun’un 21/1. maddesindeki koşulların oluştuğu ve sıra cetvelinin de buna göre düzenlendiği, mahkemece şikâyetin reddine karar verilmesinin gerekeceği- Üçüncü kişinin elindeki bir paranın İİK’nın 89. maddesine göre değil de, taşınır hacizlerine ilişkin 88. maddesine göre haczedilmesinde, tıpkı taşınırlarda  olduğu gibi, paranın somut olarak üçüncü kişi elinde mevcut olması gerektiği- Henüz mevcut olmayan bir paranın taşınır hükümlerine göre haczine yasal olanak bulunmadığı- Üçüncü şahıstaki mevcut para alacağının bir yıllık süre içerisinde icra dosyasına celbinin istenmesi gerektiği-