Mahkemenin ihtiyati haciz kararına süresinde itiraz edilmediği, araçların satılmasından sonra düzenlenen önceki sıra cetvelinin tebliğine rağmen de itiraz edilmediğinden ihtiyati haciz kararının kesinleştiğinden sıra cetveline yönelik şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tüm dosya kapsamı ve yasal düzenlemeler karşısında aslında garameten paylaştırma gidilecek bir durumun olmadığı, satış bedelinden artan miktarın tamamının davalı borçlunun 17.447,20 TL tutarında kişisel vergi borcunu karşılamaması ve davacı alacaklının haczin davalı Mal Müdürlüğü'nün bu haczinden sonra gelmesi nedeniyle Ulukışla Mal Müdürlüğü'ne ödenmesi gerektiği, ancak sıra cetvelinde 1918 sayılı haciz miktarının yanlış yazıldığı, İcra Müdürlüğü'nün hatalı olarak garameten paylaştırma yaptığı ve davacıya ödeme yapılmasına karar verildiği, ancak bu karara diğer bir alacaklı tarafından itiraz edilmediği, davacı alacaklının 12.02.2007 tarihinde yenilediği haczin eski haczin devamı olamayacağı, yeni bir haciz olduğu, bu arada da amme alacağı yönünden haciz konulduğu, davacının bu hacze iştirak edemeyeği bu yüzden de şikayetinin yerinde olmadığı-
Üçüncü kişinin elindeki bir paranın İİK’nun 89. maddesine göre değil de, taşınır hacizlerine ilişkin 88. maddesine göre haczedilmesinde, tıpkı taşınırlarda olduğu gibi, paranın somut olarak üçüncü kişi elinde mevcut olması gerekeceği- Henüz mevcut olmayan bir paranın taşınır hükümlerine göre haczine yasal olanak bulunmadığı- Borçlu emekli ikramiyesine henüz hak kazanmadan İİK'nın 88. maddesi anlamında müzekkere ile ileride doğacak emekli ikramiyesine haciz konulmasının yasaya uygun bir haciz olmadığı bu nedenle sıra cetvelinde yer alması mümkün olmayan şikayetçinin şikayetinin, hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesi gerektiği-
Şikayetçi vekili, "alacaklılardan bankanın alacağının tasarrufun iptali davasında verilen ihtiyati hacze dayandığını, bu davada verilen ihtiyati tedbir niteliğindeki ihtiyati haczin kendi kesin hacizlerinden sonra olduğunu, müvekkilinin hazcinin ayrıca diğer alacaklının da haczinden önce olduğunu" ileri sürerek "sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini" istemiş olup, "haciz ve takiplerin kesinleşme tarihlerine göre, sıra cetvelinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davasını açan alacaklıya karşı sonradan lehine ipotek tesis edilen alacaklılar ve haciz uygulayan alacaklıların iptal edilmiş tasarruf oranında davayı kazanmış alacaklıya karşı önceliği bulunmadığı-
Takibi açan, haczi uygulayan ve satışı gerçekleştiren alacaklı durumundaki SGK olduğundan, satış için ayrıca belli sürede istek aranmasına gerek olmadığı-
Hakkında bir şikayet bulunmayan şikayetçinin alacak miktarının azaltılmasının doğru olmadığı-
Davacının, tasarrufun iptali davası ve bu dava sırasında konulan ihtiyati haczin infaz ve kesinleşme tarihlerinin sıra cetveli düzenlenirken dikkate alınmadığı ve alacaklarının hesaplanmasında hata edildiği noktasındaki itirazının davalı alacağının esas ve miktarına ilişkin olduğu, davanın inceleme yerinin icra mahkemesi olduğu-
Şikâyetçi taraf iflas masasına başvuru sırasında bildirdikleri plaka ile dava sırasında bildirdikleri araç plakası farklı olup şikâyetçi tarafından düzeltme dilekçesinin verildiği, mahkemece bu düzeltme dilekçesinin dikkate alınarak karar oluşturulması gerekirken, infazı mümkün olmayacak şekilde yanlış plaka üzerinde karar oluşturulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Sıra cetveline karşı ancak alacaklıların itirazda bulunabilecekleri, oysaki davacının düzenlenen sıra cetvelinde takip borçlusu konumunda olduğu, bu bakımdan sıra cetveline itiraz hakkı bulunmadığı gibi hukuki yararının da bulunmadığı-