Mahkemece yapılan yargılama sonunda; takip hukukuna ilişkin eksikliklerin, takip aşamasında ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülmediği, taşınmazlara ilişkin ihalenin kesinleştiği, takip aşamasında alacaklı ve temlik alanın aynı vekillerle temsil edilmesi nedeni ile temlik alan yerine alacaklı vekili yazılmış olabileceği, bu eksikliğin ise sıra cetvelinin iptalini gerektirmediği, şikâyet olunan satış isteme süresi içerisinde ortaklığın giderilmesi davası açıldığından, taşınmaz hacizlerinin düşmediği, ortaklığın giderilmesi davasının taşınmazların müşterek mülkiyete dönüştürülmesi nedeni ile reddedildiği, bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 yıllık yeni bir satış isteme sürecinin başlayacağı, satış avansının yatırıldığı tarih dikkate alındığında süresinde satış talebinde bulunulduğu, şikâyetçinin taşınmaz hacizlerinin 2 yıllık süre içerisinde haciz istenmemesi nedeni ile düştüğü, şikâyetçi tarafından yeniden haciz konulmuşsa da, bu hacizlerin sıra cetvelindeki sırayı değiştirmeyeceği gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Sıra cetveline yönelik şikâyetlerde İcra Mahkemesi’nin, önüne gelen şikâyetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, gerekçede yeni sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğinin belirtilmesi, cetvelin hukuka uygun olmayan kısımlarının gösterilmesi, bu çerçevede işlem yapması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK. md.17/1) gerektiğinden, hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar verilmekle yetinilmesinin gerekeceği-
Sıra cetvelini düzenleyen icra müdürlüğünce isabetli olarak tespit edildiği gibi, şikâyetçinin ihtiyati haczinin 10 günlük ödeme süresinin geçmesiyle kesinleşeceği nazara alınarak, düzenlenen sıra cetvelinde usul ve yasaya aykırılık bulunmaması nedeniyle, şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken, takibin 5 günlük itiraz süresinin geçmesiyle kesinleşeceği yolundaki bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Sıra cetvelinde taraflardan başka alacaklı olmadığı ve dağıtıma konu paranın davacının alacağına dahi yetmediği dikkate alındığında, hüküm fıkrası hatalı kurulmuş ise de; sıra cetvelinin iptaline değil davalıya ayrılan payın yargılama giderleri de dahil olmak üzere öncelikle davacı alacağının karşılanması için tahsisine, artan kısmın davalıya bırakılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlunun üçüncü kişi ile arasındaki bir hukuki ilişkiye dayanan henüz doğmamış olmakla beraber doğması muhtemel alacakları için İİK. 89'e göre haciz ihbarnamesi gönderilebileceği, haciz ihbarnameleri ile borçlunun borçlusu konumundaki üçüncü kişinin elinde o anda bulunan mal, alacak ve diğer hakların haczedilmesi mümkün olduğu gibi, borcun tamamen ödenmesine kadar geçecek sürede (aylık kira bedeli, yüklenici lehine tahakkuk eden hakedişler, taahhuk edecek vergi alacağı vb.) üçüncü kişi nezdinde oluşacak alacakların da haczine olanak tanındığı, haciz ihbarnamesi göndermek yerine müzekkere ile alacak üzerine haciz konulması halinde ise, İİK. 88’de yer alan menkul haczi hükümlerinin geçerli olacağı ve haciz müzekkeresi ile ancak mevcut bir mal, hak ya da alacak üzerine haciz konulabileceği ve bu yöntemde üçüncü kişinin itirazına ilişkin bir düzenlemenin de bulunmadığı, üçüncü kişinin elindeki bir paranın İİK. 89 yerine, taşınır hacizlerine ilişkin İİK. 88'e göre haczedilmesinde, -tıpkı taşınırlarda olduğu gibi- paranın somut olarak üçüncü kişi elinde mevcut olması gerekeceği, henüz mevcut olmayan bir paranın taşınır hükümlerine göre haczedilemeyeceği- Üçüncü şahıstaki para alacağının hacizden itibaren bir yıllık süre içerisinde icra dosyasına celbinin istenmesi gerekeceği, aksi halde haciz düşeceği-
İİK’nun 142. maddesi uyarınca sıra cetvelinde yer alan alacaklıya husumet yöneltilmesi gerekirken, davacının temlik eden Z.Ö’e husumet yönelttiği anlaşıldığından, temlik alanın davaya dahil ettirilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı-