Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı kurulmasına karar vermek gerekeceği-
TMK’nın 747/2. maddesi gereğince, geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumlarına göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmesi gerektiği, zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alacağı, bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkelerinin gözetilmesi gerekeceği, geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmesi gerekeceği, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibinin dikkatten kaçırılmaması gerektiği- Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, yüz ölçümü küçük olan taşınmazlar yerine öncelikle yüz ölçümü daha büyük olan taşınmazlardan geçit kurulmasının tercih edilmesi gerektiği-
Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanacağı, uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denildiği-Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer almasının zorunlu olduğu, ancak yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabileceği-
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, usûli kazanılmış hak kuralına değinildiği, anılan içtihadı birleştirme kararında tarif edildiği üzere mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olduğu, buna da usul hukukunda "usuli müktesep hak" denildiği-Hukuk Genel Kurulunun 03.02.2010 günlü, 2010/4-40 Esas ve 2010/54 Karar sayılı ilamda da belirtildiği üzere Yargıtay içtihatları ile kabul edilen "usuli kazanılmış hakkın" bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunduğu-
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer almasının zorunlu olduğu, ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabileceği- Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebileceği, bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmesi gerektiği-
Davacıya ait binanın çıkış kapısının davalıya ait taşınmaz tarafına açıldığı ve kapı ile davalıya ait taşınmaz arasında 40 cm’lik bir mesafe olduğu anlaşılmış ise de, teknik bilirkişi raporunda ana girişin binanın doğu cephesine alınabileceği belirtildiğinden davacının masraflı olsa dahi bu yükümlülüğe katlanması gerekeceği, binanın mevcut ana girişinin doğu cephesine alınması halinde taşınmazın kuzey cephesinde bulunan yola çıkma olanağı bulunduğu gibi taşınmazın güneyden de yola cephesi bulunduğundan davacıya ait taşınmazın geçit ihtiyacı içerisinde olduğunun kabulü mümkün olmadığı-
Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısının sağlandığı- Teknik bilirkişi raporunda ana girişin binanın doğu cephesine alınabileceği belirtildiğinden davacının masraflı olsa dahi bu yükümlülüğe katlanması gerekeceği, binanın mevcut ana girişinin doğu cephesine alınması halinde, taşınmazın kuzey cephesinde bulunan yola çıkma olanağı bulunduğu gibi taşınmazın güneyden de yola cephesi bulunduğundan davacıya ait taşınmazın geçit ihtiyacı içerisinde olduğunun kabul edilemeyeceği-
Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanacağı, uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denildiği- Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmesi gerektiği, zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan aldığı, bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkelerinin gözetilmesi gerektiği, geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmesi gerektiği, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibinin dikkate alınması gerektiği-