Murisin terekesi Türk Medeni Kanununun 701-703. maddelerinde öngörülen elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve iştirakçilerin ileride intikal yaptırarak elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyet haline dönüştüğünde davalıların kabul beyanları kendilerini bağlayacağından oluşan paylı mülkiyetten davacının yararlanabileceği-
Tapu iptali davasına bakan mahkemece öncelikle taraf teşkilinin denetlenmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek taraflara delillerini bildirmeleri için süre verilip yerel bilirkişilerin ayrı ayrı taşınmaz başında dinlenilerek ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler ortadan kaldırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili denetlenmeden ve taraf tanıkları dinlenilmeden karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemenin isteği üzerine davacının, hasımsız olarak açtığı dava ile Miras Ortaklığına Temsilci tayin ettirerek, tereke mümessilinin davaya katılmış olmasının davacı ile davalı arasındaki menfaat çatışması bulunması nedeniyle usul ve kanuna aykırı olduğu, dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup, taraflar arasında elbirliğiyle mülkiyet söz konusu olduğundan bu isteği davacının kendi miras payı yönünden tapu kaydının iptali ve tapuya tescil istemi olarak anlamak ve yorumlamak gerekeceği, zira, aralarında elbirliği mülkiyet bulunan mirasçıların birbirlerine karşı açtıkları davalarda zorunlu dava arkadaşlığının olmadığı-
TMK.nun 701 ve 702 maddeleri uyarınca murisin ölümü ile terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payının taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu, şayet, murisin ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımı ile yapılmış bir paylaşım, satış ya da bağış söz konusu değil ise, TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufu işlemlerde oybirliği arandığından ve dava da üçüncü kişi durumunda bulunan Hazine’ye karşı açılmış olduğundan bir veya birkaç mirasçının kendi başlarına üçüncü kişilere karşı aktif dava açma hukuki sıfat ve ehliyetleri bulunmadığı gözetilerek dava koşulundan davanın reddine karar verilmesinin düşünülmesinin gerektiği, dava da bir tasarrufi işlem olup tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açmalarının gerekeceği-
Hukuksal ehliyete haiz olmadığı ileri sürülerek tapu iptal-tescil isteğine dayalı davanın , yargılama sırasında ölen davacının kendi adına açılması ve ölümüyle terekenin el birliği mülkiyetine tabi olması nedeniyle, tüm mirasçıların katılımı ya da olurlarının sağlanması veyahut tereke temsilcisi huzuruyla yürütülmesinin, TMK'nun 701. ve 702. maddeleri uyarınca yasal bir zorunluluk olduğu-
Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortakların bulunduğu, hal böyle olunca, davaya katılmayan ortaklar G.rengi ve S.’ın olurlarının alınması ya da miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Gerek elbirliği mülkiyetinde, gerekse paylı mülkiyette yukarıda değinilen ilkeler asıl olmakla beraber şayet mirasçılar veya paydaşlar arasında taşınmazın kullanımı bakımından bir harici taksim varsa veya uzun zamandan beri tüm paydaşları kapsar şekilde bir kullanım durumu yaratılmış ise, taşınmaz bölümü kendisine bırakılan veya tahsis edilen mirasçı veya paydaşın 3. kişi ile yapacağı kira sözleşmesine değer verilmesinin gerektiği-
Miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temlik tarihinde hukuki ehliyetten yoksun olduğundan tapu iptal ve tescil isteğinde bulunulmuş olup, istek tereke adına olmadığı için diğer mirasçıların davaya dahil edilmesi veya muvafakatlarının sağlanması yada murisin terekesine temsilci atanması suretiyle davanın yürütülmesine imkan olmadığı-
Miras bırakandan intikal ettiği iddiasıyla 3.kişilere karşı açılan davalarda, uyuşmazlık konusu taşınmazın taksim, bağış vb. şekilde mirasçılardan birine veya bir bölümüne bırakıldığının kanıtlanamaması halinde, mirasçılardan biri veya bir kısmı adına tescil isteyemeyeceğine ve dava dışı mirasçılar olması halinde tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına göre işin esasına girilmeksizin davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı ehliyetsizlik hukuksal nedeniyle ve kendi payına hasren tek başına dava açamaz. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-