Murisin ölümüyle geriye mirasçı olarak davacı ve davalı dışında başka mirasçıların da kaldığı ve bunların davaya muvafakat etmediklerini açıkladıkları görülmekle; TMK’ nu uyarınca terekeye bir temsilci atanması ve onun katılımıyla davanın sürdürülmesi gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Dava konusu taşınmazın önceki niteliği, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden ise kim tarafından ne zaman imar ihyasına başlandığının, imar ihyanın bittiği tarihten itibaren tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ile bu zilyetliğin dava tarihine kadar kim tarafından sürdürüldüğünün, taşınmazın davacıya babasından satış, bağış suretiyle ya da babasının ölümünden sonra mirasçıları arasında yapılan miras taksimi ya da miras payının devri suretiyle geçip geçmediğinin yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmasının gerekeceği-
Nermik mevkiindeki taşınmazın kayalık niteliğinde olmadığının, bir başka anlatımla uzun zamandan beri ekilip sürülen tarla niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, ancak, Sebah mevkiindeki taşınmazın dava ve keşif tarihi itibariyle de imar ve ihyasının yapılmadığının, hiçbir tarımsal faaliyetin olmadığının belirlendiği, dinlenen davacı tanığının Nermik mevkiindeki taşınmazın önceden davacının miras bırakanına ait iken bu kişinin sağlığında bu yeri davacıya verdiğini söylediği, bu durumda, dava konusu bu taşınmazın tereke malı olmaktan çıktığı, dolayısıyla TMK.nun 640, 701 ve 702. maddeleri uyarınca dava koşulunun aranmasına gerek bulunmadığı-
Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olduğu durumlarda dava dışı ortakların varlığı halinde davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesinin gerekeceği-
Elbirliği mülkiyette işin özelliği gereği ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığının olduğu, davanın ortakların tümü aleyhine açılması gerekeceği, paydaşların tamamı davaya dâhil edilmeden bir başka deyişle taraf teşkili sağlanmadan mahkemece işin esasına girilerek karar oluşturulamayacağı-
Davacıların miras bırakanı 31.01.1989 tarihinde ölmüş olup, terekesi TMK.nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payının taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu, dosya arasında bulunan murisin nüfus aile kayıt tablosuna göre davacılar dışında başka mirasçıların da olduğunun anlaşıldığı, terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişi durumunda bulunan Hazine’ye karşı aktif dava açma sıfat ve hukuki ehliyetinin bulunmadığı, TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliğinin arandığı, davada bir tasarrufi işlem olup tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açmasının gerekeceği-
TMK.nun 640/2, 701 ve 702/2. maddelerine göre, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermelerinin gerekeceği, bu bakımdan davacının tek başına taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemesinin mümkün olmadığı, hal böyle olunca, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermelerinin gerekeceği, bu bakımdan davacının tek başına taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemesinin mümkün olmadığı, hal böyle olunca, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermelerinin gerekeceği, bu bakımdan davacının tek başına taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemesinin mümkün olmadığı-