Payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesinin gerekeceği-
Murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK.nun 701 ve 702. maddelerine göre belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olup, dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişi durumunda bulunan Hazineye karşı dava açmalarının zorunlu olduğu-
Miras bırakanın ölüm tarihine göre elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, davada tüm mirasçılar adına tescil istenildiğinden davaya dahil edilen mirasçılardan ikisi davaya muvafakat ederken davalının babası olan iştirakçinin davaya muvafakat etmediği anlaşıldığından; miras şirketine M.K.’nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-
Kabul edilen parseller yönünden verilen pay oranları ile veraset belgesindeki pay oranları birbirleriyle örtüşmediği gibi kabule ilişkin hüküm fıkrasında bulunan pay oranları tekil niteliğinde yazılmış olup, tüm parselleri kapsayıp kapsamadığı konusunda da duraksamanın söz konusu olduğu, bundan ayrı bir kısım parseller bakımından miras payı oranında (1/5’er) iptal ve tescile karar verildiği halde diğer bir kısım parseller bakımından ise davalıların üçüncü şahıs durumunda olduğu ve kazandırıcı zamanaşımından kazanacakları gözetilerek 1/10’ar pay oranında iptal ve tescile karar verilmesinin de doğru olmadığı-
Davaya konu olan parselin halihazırda ekim yapılmamış tek ve çok yıllık yabancı otlarla kaplı olduğunu üzerinde beş adet 30-35 yaş arası çalı bulunduğunu, bir adet 25-30 yaş arası kuru kayısı ağacının yer aldığını beyan etmiş olup davacının bu parselde kanunun aramış olduğu ekonomik amaca uygun zilyetliği ispat edemediği anlaşıldığından bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalıların miras bırakanının terekesi elbirliği mülkiyetine tabi bulunduğundan mirasçılardan birinin yaptığı temyizin hukuki sonuçlarından diğer mirasçıların da yararlanacağı-
Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmakta olup; davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulamayacağı-
Ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklık olduğundan malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır; dolayısıyla elbirliği ( İştirak ) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın 1/3 payı ortak miras bırakan D. P.'tan kaldığına ve miras bırakan 02.09.1986 tarihinde ölmüş olduğuna göre, terekenin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup, tüm mirasçılar adına iptal ve tescile karar verilmesi istenmiş olsa bile mirasçılardan birinin başka mirasçılar adına iptal ve tescil isteğinde bulunması mümkün olmayıp davacıların kendi miras payı oranında iptal ve tescil istediğinin kabulünün gerekeceği, bu ilkenin, TMK.nun 701 ve 702. maddelerinde açıklanan elbirliği mülkiyetinin bir gereği ve birlikte tasarruf kuralının bir istisnasını oluşturacağı-
Miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara ait olup; tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız paylarının mevcut olmadığı-