Tapu kaydının kadastro yolu ile oluştuğu tarihte kayıt maliklerinin ölüm tarihlerinden itibaren tamamı bakımından TMK’nın 713/2. maddesinde yazılı kazanma süresi ve koşullarının gerçekleşmesi halinde tapuda verasette iştirakli olarak kayıtlı payın tümünün kazanılmasının mümkün olacağı, ancak bu ortaklardan biri bakımından dahi kazanma süresi ve koşullarının gerçekleşmemesi yani sağ olması halinde payın tamamının kazanılamayacağı-
Dava konusu 120 ada 19 nolu parselin kadastro tutanağının ilk sayfasında Kadastro Mahkemesi2nin 2007/131 Esasında davalı olduğu yazılı olmasına karşın bu taşınmazla ilgili kadastro yoluyla çap kaydı oluşturulması nedeniyle tereddütün hasıl olduğu, bu durumun resen araştırılarak davalı olduğunun tespit edilmesi halinde 3402 sayılı Yasa’nın 26 ve 27. maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilmesinin düşünülmesinin gerekeceği-
Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olduğu uyuşmazlıkta, dava dışı ortaklar bulunduğundan, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği-
TMK.'nun 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkının da olmadığı, mülkiyetin bir bütün olarak ortakların tümüne ait olduğu, yani, ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibinin ortaklık olduğu, sözü edilen mülkiyet türünde maliklerin mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil ortak olduğu-
Tapu kaydı iptal edilen ve bu nedenle bedeline yönelik tazminat talep edilen taşınmazın iptal öncesi kayıt malikinin dava dışı mirasçıları olduğundan, diğer mirasçıların zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle davada yer almaları gerektiği-
Davanın, tescil istemi olduğu, kural olarak; kamunun kullanımına açık olan yolların zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı, ancak, kapanmış veya terk edilmiş yolların koşulları gerçekleştiği taktirde her zaman zilyetlikle kazanılmasının olanaklı olduğu, dava konusu yerin davacının babasından kaldığı ve terekenin paylaşımından da söz edilmediği anlaşıldığına göre TMK.nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca terekeye dahil bir taşınmaz için davacının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyetinin bulunmadığı, çünkü davacının yalnızca kendi adına tescil isteğinde bulunduğu, tüm mirasçılar adına tescil isteğinde bulunmadığından eldeki davada taraf teşkilinin sağlanmasının da olanaklı olmadığı, davanın reddine karar vermek gerekeceği-
Elbirliği mülkiyetinde ortakların kendi aralarında yaptıkları satış vaadi sözleşmelerinin ifa olanağı olmakla birlikte,taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödenmiş olmasının gerektiği-
Miras ortaklığının, mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara ait olduğu, mirasçıların tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece somut ve bağımsız paylarının mevcut olmadığı, üçüncü kişiler aleyhine açılan davada mirasçılar arasında uyuşmazlık bulunduğundan, isteğin kabulünün gerekeceği-
Davacılar, murisleri adına düzenlenmiş tapu tahsis belgesi ile murislerine ait olduğunu iddia ettikleri muhtesat bedellerini istediklerine ve muris A.K’ın, 15.06.1989 tarihinde ölmüş olup, geriye mirasçı olarak davacılardan başka M., A., F., A., Z. ve A. K. adlı mirasçıların da bulunduğu ve bu mirasçıların davada yer almadıkları tartışmasız olduğuna göre, olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyete dayalı istemin söz konusu olduğu-
Ölen işçinin tüm mirasçılarının birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yoluyla kıdem tazminatının talep edilebileceği, Medeni Kanun hükümlerine göre iştirak halinde mülkiyet müşterek mülkiyete dönüştürülmeden tek mirasçının kendi payı için kıdem tazminatı davası açamayacağı-