Elbirliği mülkiyetinde ortakların kendi aralarında yaptıkları satış vaadi sözleşmelerinin ifa olanağı olmakla birlikte,taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödenmiş olmasının gerektiği-
Miras ortaklığının, mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara ait olduğu, mirasçıların tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece somut ve bağımsız paylarının mevcut olmadığı, üçüncü kişiler aleyhine açılan davada mirasçılar arasında uyuşmazlık bulunduğundan, isteğin kabulünün gerekeceği-
Davacılar, murisleri adına düzenlenmiş tapu tahsis belgesi ile murislerine ait olduğunu iddia ettikleri muhtesat bedellerini istediklerine ve muris A.K’ın, 15.06.1989 tarihinde ölmüş olup, geriye mirasçı olarak davacılardan başka M., A., F., A., Z. ve A. K. adlı mirasçıların da bulunduğu ve bu mirasçıların davada yer almadıkları tartışmasız olduğuna göre, olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyete dayalı istemin söz konusu olduğu-
Terekenin korunmasına yönelik taleplerin ferdi olarak yapılabileceği, terekeden yararlanmaya yönelik taleplerin iştirak hali nedeniyle tüm mirasçılar tarafından elbirliğiyle kullanılması gerekeceği-
Ölen işçinin tüm mirasçılarının birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yoluyla kıdem tazminatının talep edilebileceği, Medeni Kanun hükümlerine göre iştirak halinde mülkiyet müşterek mülkiyete dönüştürülmeden tek mirasçının kendi payı için kıdem tazminatı davası açamayacağı-
Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmaz maliklerinden birinin üçüncü kişiye yaptığı satış geçerlidir; ancak paylı mülkiyete dönüşmeden sözleşmenin ifa olanağının olmadığı-
Miras bırakandan kalan pay hakkında “iştirak halinde mülkiyet hükümleri” nin uygulanacağı, bu durumda ortaklar arasında “zorunlu dava arkadaşlığı” bulunduğundan, miras bırakandan kalan pay hakkında tek mirasçı tarafından ihalenin feshi davası açılamayacağı, diğer mirasçıların da davaya katılmalarının sağlanması veya muvafakatlerinin alınması ya da miras şirketine temsilci tayin edilmesi gerekeceği-
Elbirliği mülkiyetine konu dava konusu taşınmazın tamamının değeri, keşfen 11.750 TL olarak belirlendiğine göre, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olacağı-
Elbirliği mülkiyetinde, mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp haklarının taşınmazın tamamına yayıldığı, elbirliği mülkiyeti devam ettiği sürece mirasçılardan birinin, diğerlerinden ayrı olarak kendi adına iptal ve tescil isteyemeyeceği, dosya kapsamından, davacının miras bırakana ait mirasçılık belgesinin bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda mirasçılık belgesinin ibrazı için süre verilmesinin gerekeceği, mirasçılık belgesinden, başka mirasçıların da bulunduğunun anlaşılması halinde davacı tek başına bu davayı açamayacağından davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar davacı tarafın zilyetliğinin 40-50 yıl olduğunu ifade ettiklerine, keşif tarihi itibariyle bu tarihin 1957-1967 yıllarına tekabül etmesine, bu tarihten 25.5.1976 intikal tarihine kadar kazanma için gereken 20 yıllık iktisap süresi dolmadığına göre taşınmazın bu maddeye göre kazanılmasının mümkün olmadığı-