Elbirliği mülkiyetinde, iştirakçilerden birinin kendi adına açtığı mülkiyetin nakli istekli davanın dinlenemeyeceği-
Ölüm tarihine göre Hacu'nun terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bulunduğu, TMK.nun 701. maddesi hükmüne göre elbirliği mülkiyette mirasçıların belli pay veya payları bulunmadığından taşınmazın belli payını veya tümünü adına tescilini isteyemeyecekleri, bu şekilde açılmış bulunan bir davanın esasa girilmeksizin usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazla ilgili açılan tapu iptali ve tescil davasında dava dışı ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine temsilci atanmasının gerekeceği-
Eğer davacı, haksız veya kendisine karşı ileri sürülebilir bir hakka sahip olmayan halihazır zilyetten (davalıdan) şeyin iadesini talep edebiliyorsa, doğal olarak bu iade tale­bine ecrimisil istem ve davasının eşlik edeceği-
Yirmi yıllık hak düşürücü süre Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce dolduğundan; Yerel Mahkemece taşınmazın, gerçek hak sahibi durumuna gelen davacı idare adına tesciline karar verilmesinin ve aynı nedene dayalı direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda ortaklardan birinin ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde sözleşmenin bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olacağı, ancak ortaklık çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının bulunamayacağı–
Elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazda, davaya diğer mirasçıların katılması, muvafakatlarının alınması veya miras ortaklığına temsilci tayin edilmek su­retiyle davaya devam edilmesi mümkün olmadığı-
Davalı, kendi kiracısı hakkında aldığı tahliye kararını infaz ettirdiği tarihte, taşınmazın kiracının değil, davacının kirası altında olduğu, o halde, bu davalının, aldığı tahliye kararını, kendi kiracısınca boşaltılıp, başkasının (davacının) kullanımına geçen, dolayısıyla artık kiralayan sıfatıyla hak sahibi bulunmadığı taşınmazla ilgili olarak infaz ettirdiği, bu infazın, kanunun tanıdığı bir hakkın kullanılması (kesinleşmiş bir ilamın gereğinin yerine getirilmesi) olarak nitelendirilmesine hukuken olanak bulunmayacağı-