İhtiyaç iddiasının kabul edilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olmasının gerekeceği, halen mevcut bir işi bulunan davacının, ikinci bir iş yapma isteğinin zorunlu ihtiyaç olarak kabul edilemeyeceği-
Vade farkı olarak talep edilen alacağın temerrüt faizi olarak kabulünün zorunlu görüldüğü, BK.`nun 101 (şimdi; TBK. mad. 117) ve devamı maddeleri ile 3095 sayılı Yasanın 2 ve devamı maddelerine göre, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlunun bu borcunu ifa edinceye kadar Yasada veya taraflar arasında öngörülmüşse sözleşmede belirtilen bir oranda temerrüt faizi ödemekle yükümlü olacağı, hal böyle olunca mahkemece takip konusu alacağa yürütülecek temerrüt faizinin takip tarihinde kesilmesinin isabetli olmayacağı, icra takibi sırasında ana alacağı ödeme tarihine kadar temerrüt faizi yürütülmesinin gerekeceği-
İİK. 277 vd. göre «tasarrufun iptâli davası» açılabilmesi için, davacının davalıdaki alacağından dolayı yaptığı icra takibinin kesinleşmiş olması ve bu takip(ler) sonucu alacaklının «aciz belgesi»ne dayanması gerekirse de, davacı-alacaklı tarafından açılmış veya açılacak alacak (tazminat) davasını sonuçsuz (karşılıksız) bırakmak amacı ile kötü niyetli borçlu davalı ile diğer davalı üçüncü kişi arasında yapılmış olan danışıklı (muvazaalı) mal kaçılmaya yönelik hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptâli için de -BK. 18’e (şimdi; TBK. mad. 19) dayalı olarak- iptâl davası açılabileceği, bu davanın dinlenebilmesi için, davacı-alacaklının ayrıca «aciz belgesi» ibraz etmesine gerek bulunmadığı-
Koşullar değişmediği ve özel nedenler bulunmadığı takdirde toptan eşya fiyat endeksinin üç yıl için artırımı esas alınarak saptanan kira parasının hak ve nesafet kurallarına uygun olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Davacının, satış vaadi sözleşmesine dayanarak açtığı tescil davasında kalan borcu için tevdi mahalli tayini talep ettiği, Yargıtay HGK kararlarına göre, satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davalarında görevin, sözleşmede tarafların serbest iradeleri ile belirledikleri bedele göre tayin edilmesi gerekeceği, Yerel mahkemenin, cebri tescil isteminin reddine, bakiye satış bedelinin yatırılması için ödeme yeri tayini isteminin ise görev yönünden reddine karar verdiği, Özel Daire’nin, sözleşmede kararlaştırılan bedel itibarıyla davanın Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevine girdiğinden bahisle yerel mahkeme kararını bozduğu, halbuki yerel mahkemenin, cebri tescil talebini sözleşme koşullarının gerçekleşmemesi nedeniyle reddettiği, açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin cebri tescil isteminin görev yönünden reddedilmediğine ilişkin direnme kararının yerinde olacağı-
İsbat yükünün kural olarak davacıya düştüğü, davacının davasının dayandığı olayları isbatla yükümlü olduğu, davacının bu hususu isbat ettikten sonra davalının savunmasını dayandırdığı olayları isbat etmesi gerekeceği–
Davanın, kira akdinin BK'nun 264. maddesi (şimdi; TBK. mad. 331) uyarınca feshedilmesi halinde fesihten sonraki dönem kira paralarından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile ödenen paraların istirdadı talebine ilişkin olduğu, somut olayda, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin beş yıllık olduğu, doların aşırı artış göstermesi nedeniyle kira sözleşmesinin, kira süresi dolmadan kiracı tarafından feshedildiği ve taşınmazın boşaltıldığı, davalı-kiralayanın bundan sonraki ödenmeyen kiralar ve kötü kullanmadan dolayı dava açtığı ve bu davada üç aylık onarım süresi ve iki ayda yeniden kiralanabileceği kabul edilerek beş aylık kira parası ile kötü kullanma tazminatına hükmedildiği, bu kararın kesinleşmesi ile kira akdinin bu süre sonunda sona erdiği, bu süreden sonraki dönem için artık kiracının kira paralarından sorumlu tutulamayacağı-
Ölünceye kadar bakıp gözetme koşulu ile yapılan temlik işleminin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunmasının zorunlu olmayacağı, bu gereksinimin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümünden çok kısa süre önce doğmuş bulunmasının sözleşmenin geçerliliğine etkili olmayacağı, kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı temliklerin muvazaalı olduğunun her zaman ileri sürülebileceği, muvazaa iddiası karşısında tarafların gerçek irade ve amaçlarının saptanmasının gerekeceği, bu sözleşme uyarınca yapılan temliklerin muvazaalı olduğunun ispatı için sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığı miktarı, temlik edilen malın, tüm mal varlığına oranı, bunun makul karşılanacak bir sınırda kalıp kalmadığı gibi olgular üzerinde durulmasının gerekeceği, somut olayda, açıklanan ilkeler ve toplanan delillere göre ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devred
Davacının istediği telif ücreti, yönetmeliğe göre ödeneceğinden, bu yönetmeliğin diğer hükümlerinin de değerlendirilmesinin icap edeceği, Yayın Komisyonu’nun izni ile eserler basılabileceği, telif ücretinin bu yönetmeliğe göre ödeneceğinin davacı tarafça bilinmesi gerektiği gibi, Yayın Komisyonunun kabul etmediği bir eserin de yayınlanmasının düşünülemeyeceği, ayrıca dava konusu eser yönünden, Açıköğretim Fakülte Kurulu Kararı’nın da olumsuz yönde oluşmuştuğu, bu sebeple, taraflar arasında oluşan sözleşmenin Yayın Yönetmeliği koşulları içerisinde değerlendirilmesi ve buna göre telif ücretine hak kazanılıp kazanılmadığının belirlenmesinin gerekeceği-
Ticari iş mahiyetinde olan karz akitlerinde üç aydan aşağı olmamak üzere tahakkuk ettirilen akdi faizin ana paraya ekleneceği ve yeniden akdi faiz yürütüleceği, ihtilafa konu olayda ayrıca, taraflar arasındaki kredi sözleşmesine göre sözleşmede belirtilen dönemlerde tahakkuk ettirilecek faizin derhal ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu ödemenin yapılmaması halinde ayrı bir hesaba alınarak yeniden akdi faiz yürütüleceği, yerel mahkemenin bilirkişi incelemesi yaptırdığı, bilirkişi raporuna dayanarak olayda basit faiz uygulanması gerektiği sonucuna vardığı; bilirkişi raporunda ihtarname öncesi dönemde faize faiz olarak hesaplanan kalemlerin dikkate alınmadan hesaplama yapılmış olduğunun açıkça belirtildiği, halbuki, kredi borcuna sözleşmede belirlenen dönemlerde tahakkuk ettirilecek akdi faiz ve ferilerinin ayrı bir hesaba alınarak ya da ana paraya eklenerek yeniden akdi faiz işletilmesi ve temerrüt tarihine kadar oluşan asıl alacağın bu şekilde tespiti gerekirken, bilirkişi raporu esas al