Tablonun ısmarlanma şartlarına uyup uymadığı konusunda uzman bilirkişilerin ve tabloyu bizzat gören mahalli mahkeme hakiminin takdir yetkisinin, tabloyu görme imkanı olmayan Yargıtay üyelerine göre daha gerçekçi olduğu, taraflar arasında, ısmarlanan tablonun ücretinin yabancı para ile ödeneceğine ilişkin bir sözleşme yapıldığı kanıtlanamadığına göre, kararın münhasıran bu hususa yönelik bölümünün bozulmasının gerekeceği-
Bilirkişi incelemesinde saptanan miktara her iki yan da "bir diyeceğim yoktur" biçiminde beyanda bulunmuşsa bilirkişi raporunda saptanan miktara hükmedilmesinin gerekeceği-
Motorlu aracın, bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi durumunda bu teşebbüsün de sorumluluğa katlanacağı, buna teşebbüs sahibinin sorumluluğu deneceği, teşebbüsün sorumlu olması gereken durumlarda işletenin sorumluluğunun kalkmış olmayacağı, aracın muvazaalı devri halinde, aracı işleten ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilen kimsenin işleten sayılacağı-
Kiralayan iki kişi olduğu halde eski hale getirilme ile ilgili süreli ihtarın tek kişi tarafından keşide edilmiş olmasının hukuki sonuç doğurmayacağı, bu husus nazara alınarak davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Aynı kira yılındaki 2. takibin 11.9.1996 gününde kesinleşen kira farkları ile ilgili olduğu, bu takipte daha önceki kira yılına ait bir kısım kira farklarının istenmesinin her iki ihtarın haklılığına engel olmayacağı, bu durumda 2 haklı ihtar olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile kiralananın tahliyesine karar vermek gerekeceği-
Kiralananda bulunan demirbaşın iade edilmemesi nedeniyle açılan alacak davasında; kefil demirbaşların teslimine ilişkin belgeyi imzalamamış olduğundan ve kira sözleşmesini müşterek müteselsil kefil olarak imzalamadığından; asıl borçlu hakkında takibin sonuçsuz kaldığı belirlenmeden kefil hakkında hüküm kurulmasının yasal olmayacağı-
İki haklı ihtara dayanan tahliye davasının aktin sonunda ve bir ay içerisinde açılmasının gerekeceği, 14.2.1997`de sona eren akde göre bir aylık dava süresinin 15.2.1997 gününden itibaren işlemeye başladığı, B.K. 76/3 ve İcra İflas Kanununun 19. maddeleri uyarınca bir aylık sürenin 15.3.1997 günü mesai saati bitiminde sona ereceği, dava açılması gereken son gün resmi tatile rastladığına göre tatili izleyen çalışma günü açılan davanın süresinde olacağı-
Aynı olay sebebiyle, Ceza Mahkemesince saptanan maddi olgular ve davalının olayda kusurlu bulunduğuna dair alınan bilirkişi raporunun hukuk hakimini bağlayacağı, ancak, Ceza Mahkemesince saptanan kusur oranının bağlayıcı olmadığı gözetilerek, davalının olaydaki kusur oranının saptanması yönünden yeni bir bilirkişi raporu alınması gerekirken, davalının tam kusurlu olduğu kabul edilerek tazminatın tamamından sorumlu tutulmasının hatalı olacağı-
Vakıf meclisinin tahsis kararının, vakfın bir kısım vakıf üretim maddelerinin satılması şeklinde oluşan işyeri ihtiyacının gerçek olduğunu göstereceği-
Davalı kocanın arabanın kendisine temlikini boşanma tehdidi ile sağladığının anlaşıldığı, tehdit altında yapılan sözleşmenin tehdit edileni bağlamayacağı-