Boş arsa olarak kiralanan yere, sözleşmede tarafların birlikte amaçladıkları kullanım şekline uygun olarak, davalı kiracı tarafından, sözleşmede kendisine bu yönde açıkça tanınan yetkiye dayalı olarak, kiralayanın onayından da geçen proje çerçevesinde, belediyeden inşaat ruhsatı alınmak suretiyle, sabit temel sistemine sahip, sökülüp götürülmesi mümkün olmayan, musakkaf (örtülü) nitelikte bir büfe yapılmış, iskan izni de alınıp büfe olarak işletilmiş; davacı kiralayan da, tahliye konusundaki 24.6.2003 günlü ihtarnamesine kadar, bu yönde herhangi bir uyuşmazlık yaratmadığından başlangıçta boş arsa niteliğinde olan kiralananın, tarafların ortak iradeleriyle ve sözleşmede güttükleri amaç çerçevesinde bu nitelikten çıktığı; 6570 Sayılı Kanun kapsamında bulunan, örtülü bina niteliğine büründüğü kabul edilerek uyuşmazlığın çözümünde bu Kanun hükümlerinin uygulanmasının gerekeceği-
Davacının talebi haksız fiille ilgili bir tazminat olup davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile bakılmasının gerekeceği-
Müteselsil sorumluların tamamına karşı dava açılmış ve davalılardan sadece biri aleyhine hüküm kurulmuş ise, diğer davalılar için verilen red kararının temyiz edilmemiş olmasının bu kişiler lehine kazanılmış hak sonucunu doğurmayacağı-
Somut olayda devre mülk satışı taşınmaz satışı olup 4077 sayılı kanunun kapsamı dışında olup taşınmaz satımına ilişkin uyuşmazlıklarda genel mahkemeler görevli olduğundan mahkemece işin esası incelemeli ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesinin gerekeceği-
Kat Mülkiyeti Kanununun özel ve mutlak nisap öngördüğü hususlara ilişkin kararlar dışındaki, aidatların belirlenmesi gibi mutad yönetim işlerine ilişkin kat malikleri kurulu kararları iptal edilmedikçe, bütün kat maliklerini bağlayacağından davaya dayanak yapılan kat malikleri kurulu kararı esas alınmak suretiyle aidatlara ilişkin istem yönünden ek bilirkişi raporu alınıp, onarım giderleriyle ilgili önceki raporla birlikte değerlendirmek suretiyle davalının sorumlu olduğu miktarın belirlenmesinin gerekeceği-
Akde aykırılığın giderilmesi için kiralayan tarafından kiracıya gönderilmiş uygun süreli ihtara rağmen, sözleşmenin özel şartlarına ilişkin 9. Maddesine aykırı olarak, temizlik ve sağlık kurallarına uyulmadığı ve çalışanların sözleşmede öngörülen şekilde giydirilmediği anlaşıldığından; davalının kiralanandan tahliyesine değil, kira sözleşmesinin feshine hükmedilmesinin gerekeceği-
Davalının haksız eylemi sonucu yaralanan dava dışı kamu görevlisine, davacı idarece 2330 sayılı Kanun gereğince 24.5.2001 tarihli kararla hesaplanıp ödenen tazminatın rücuen tahsili talep edilmiş ise de; tazminat miktarının, olay tarihinden uzun bir süre sonra alınmış karar tarihindeki kıstaslara göre değil, haksız eylem tarihindeki miktar esas alınarak belirlenmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki akit, davacı şirketin davalıya gönderdiği 14.06.1995 tarihli fesih ihbarnamesinin davalı kooperatife ulaştığı anda feshedilmiş, akdin feshi davası da 6.1.1996’da açılmış olup zamanaşımının en erken bu tarihlerden başlaması gereklidir; davanın açıldığı 31.05.2000 tarihine kadar olayda B.K.nun 126/4 maddesindeki 5 yıllık süre dolmadığından mahkemece davalının zamanaşımı def’inin reddiyle işin esasının incelenmesi ve sonucuna uygun bir karara varılmasının gerekeceği-
Mevduat sözleşmesine uygulanacak hükümler; ancak kıyas yolu ile ve niteliği uygun düştüğü ölçüde ödünç sözleşmesi hükümleri ve istisnai hallerde vedia sözleşmesi hükümleri olacağından, mevduat sözleşmesinden kaynaklanan davaların, BK’nın 125. maddesi (şimdi; TBK. mad. 146) hükmünde yazılı 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olacağı-
Davacı davalıların kişisel kusuruna dayanmış olup, mesaj iş akdinin sona ermesinden sonra yayınlandığından davaya genel hükümlere göre bakılmasının gerekeceği-