Davalı-karşı davacı, 17.250.000.000 liradan fazla ve iddia ettiği miktarda ödeme yaptığını ibraz ettiği delillerle kanıtlayamamış ise de, cevap layihası ve karşı dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı anlaşıldığından davalı-karşı davacıya karşı tarafa yaptığı ödemenin miktarı konusunda yemin teklif etme hakkının hatırlatılması gerektiği-
Temerrüt faizi talep edebilmek için borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olmasının şart olmadığı, borçlunun bu konuda kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ileri sürerek ve bunu kanıtlayarak faiz ödeme yükümlülüğünden kurtulamayacağı; munzam zararda ise alacaklı, geç ödeme sebebiyle faizle karşılanamayacak bir zarara uğramış ise, borçlunun geç ödemeden dolayı kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı karşılamak zorunda olduğu - Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar (enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki devamlı düşüş) dikkate alınarak, yasa hükmüyle geçmiş günler faizine ilişkin düzenleme yapılmış iken, aynı olguların, Borçlar Kanunu’nun 105. maddesinde (şimdi; TBK. mad. 122) öngörülen munzam zararın bilinen kanıtları olarak gösterilip, bunların doğurduğu olumsuzlukların, gerçek zarar olarak gösterilemeyeceği-
Kiralananın iki anahtarından birisinin davacıya verilmesinin tahliye anlamına gelmediği gibi, kiralayanın kiralanandaki kendine ait olan bir takım menkul malları satışa çıkarmasının da sözleşmenin sona erdirildiği yönünde yorumlanamayacağı-
Ceza Mahkemesinde hakaret suçundan davalı hakkında açılan ceza davasının mahkumiyet ile sonuçlandığı ve temyiz aşamasında olduğu; BK.nun 53. maddesi (şimdi; TBK. mad. 74) hükmüne göre hukuk hakimi her ne kadar ceza mahkemesi beraat kararları ile bağlı değilse de, davalının beyanının belli olaylara dayandırılmış olması ve somut olayın gösterdiği diğer özellikler itibari ile ceza davasının sonucunun bekleneceği ve daha sonra tüm kanıtların birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verileceği-
Resmi şekle uygun olarak düzenlenen satış sözleşmesiyle birlikte aracın mülkiyetinin alıcısına geçtiği; mülkiyetin devriyle ilgili olarak trafik kaydında ilgili idarece yapılacak işlemin, inşai (kurucu) değil; izhari (bildirici) nitelikte olduğu-
Borçlar Kanununun 53. maddesine göre hukuk hakiminin, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla bağlı olmasa da sabit olan maddi olgularla bağlı olduğu, ceza davasının sonucunun eldeki davayı etkileyecek nitelikte ise mahkemece ceza davasının sonucunun bekleneceği-
BK m. 64 gereğince davacının faydalı ve zaruri giderleri sebepsiz iktisap hükümleri uyarınca isteyebilmesi için yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve taşınmazı geri alan hak sahibinin mal varlığına geçmiş olması, başka bir deyişle dava konusu mecurdan tahliye edilmiş olmasının gerektiği-
Davalı tarafın iddialarına göre karşılıksız çek keşide etmek suçundan Cumhuriyet Savcılığına şikayet dilekçesi verilmiş olması halinde dahi sonucun değişmeyeceği, zira; sözkonusu çekin batak tabir edilen, tahsil kabiliyeti olmayan bir çek olduğu, keşideci şirketin kapanmış olmasının da bunu teyit ettiği, şirketin yetkili temsilcisi hakkında, düzenlediği başka karşılıksız çekler nedeniyle yapılan hazırlık soruşturmaları bulunduğu ve bu dosyalarla ilgili araştırma yapılmasını istemiş olması üzerine Yerel Mahkemece davalının anılan savunması üzerinde durulup, tarafların konuya ilişkin delil ve karşı delilleri eksiksiz şekilde toplandıktan sonra; davalı tarafından Cumhuriyet Savcılığına süresinde şikayette bulunulması halinde, çek bedelinin tahsili yönünden bir sonuca ulaşılmasının mümkün olup olmayacağı-
Stopajın vergi dairesine yatırılması vergi sorumlusu bulunan davacıya ait bir yükümlülük ise de, vergi yükümlüsü olan ve yasa değişikliği nedeniyle vergi yükümlülüğünün doğduğunu bilen ve verginin yatırılmadığını bilmek durumunda olan davalının da bu hususu denetlememesi ve davalıyı uyarmamasının BK.nun 44 (şimdi; TBK. mad. 52) hükmünce kusur teşkil edeceği-
Bir miktar paranın tahsili istemiyle açılan alacak davalarında (davadan önce temerrüdün gerçekleşmiş olması durumunda), asıl alacağın dava tarihine kadar işlemiş olan faizinin de, miktarı belirtilmek ve harcı ödenmek suretiyle asıl alacağa eklenip, müddeabbihe dahil edilebileceği-